Taraflar arasındaki davanın, İİK'nın 121'inci maddesi uyarınca alınan yetki belgesine dayalı olarak alacaklı tarafından açılan ortaklığın giderilmesi istemine ilişkin olduğu-Kanunların geriye yürümesi veya yürümemesi konusunda mevzuatımızda genel bir hüküm bulunmadığı- Hukuki güvenlik ilkesinin bir gereği olarak hem öğretide ve hem de yargı kararlarında özel hukuk ve kamu hukuku alanında kural olarak her Kanunun, ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonra meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanacağının kabul edildiği- İstisnai olarak ileride kazanılacağı umulan hakların, kamu düzeni ve genel ahlaka ilişkin kuralların ve yargılama hukukunu düzenleyen kanunların geçmişe etkili olması gerektiğinin belirtildiği-
Anlaşmanın diğer tarafı olan eşin hüküm kesinleşinceye kadar anlaşma iradesinden dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmadığından, anlaşmalı boşanma kararı verildikten sonra hükmün temyiz edilmesi halinde, taraflara iddia ve savunmalarını bildirmesi ve delillerini sunması için imkân verilerek davaya "çekişmeli boşanma" olarak davaya devam edilmesi gerektiği-
TMK’’nun 713/2.maddesi gereği mülkiyetin kazanılabilmesi için gereken koşullardan biri de dava konusu taşınmazın ölüm veya tutanağın kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 20 yılı aşkın malik sıfatı ile zilyet olunduğunun ispatlanmasıdır. Mahkemece bu konuda bütün tereddütleri ortadan kaldıran yeterli araştırma ve soruşturma yapılmadan yazılı şekilde hüküm oluşturulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Uyuşmazlık; vesayet konusunda karar vermenin Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisinde olup olmadığı noktasında toplanmakta olup, Alman mahkemesi tarafından Türk milli hukuku ile çatışmayacak ve hatta aynı paralelde verdiği kararın ne milli hukuka ve ne de münhasır yetki ya da kamu düzeni ile bir alakası bulunmadığı, 1905 tarihli 'Kısıtlamaya ve Benzer Tedbirlere İlişkin La Haye Sözleşmesi'nin 3. Ve 7. maddelerine göre; kural olarak milli hukukun ve milli Devlet mahkemelerinin yetkili olmasına karşın hacir altına alınacak şahsın bulunduğu yer ( Almanya ) makamları da, ilgilinin milli hukukuna ( Türk Hukukuna ) veya bulunma yeri hukukuna ( Alman Hukukuna ) göre hacir kararı alabilecekleri öngörüldüğü, açıklanan tüm bu nedenlerle dava, kısıtlama kararının tanınmasına ilişkin olduğuna göre davanın kabulü gerekeceği-
6100 sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca tasarrufun iptali davalarında incelemenin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı, kamu düzenine aykırılık olup olmadığının ise re'sen gözetileceği- Yine; HMK'nun 357. maddesine göre de ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların istinafta dinlenemeyeceği ve istinafta yeni delillere dayanılamayacağı-
Aile kaydı getirtilmeden tedbir nafakasına hükmedilemeyeceği–
Dava, ehliyetsizlik olmadığı takdirde muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Ehliyetsizlik yönünden istek pay oranında olmadığına göre mahkemece öncelikle ehliyetsizlik iddiasının değerlendirilmesi gerekeceğine kuşku yoktur. Hal böyle olunca, tüm dava dışı mirasçılara tebligat çıkartılarak davanın görülebilirlik koşulunun tamamlanmasından sonra tereke temsilci huzuruyla davanın yürütülerek ehliyetsizlik iddiası konusunda bir karar verilerek sonucuna göre diğer taleplerin neticelendirilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Trafik kazasından kaynaklanan yaralanma sebebiyle cismani zarar tazmini istemi-
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 11.04.2014 tarihinde açılmıştır. 6102 sayılı TTK. 4.maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine-
Uyuşmazlık ve Hukuki NitelendirmeUyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti, hüküm altına alınan alacakların hesap yöntemi, faiz başlangıç tarihleri ve ikramiye alacağına uygulanacak faiz türü hususundadır...

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.