Mahkemece, hizmet kusuruna dayanılarak ...... Belediye Başkanlığı aleyhine açılan bu davada adli yargının yargı yolu bakımından görevsiz bulunması nedeniyle davanın HMK 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlık, öncelikle Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davanın esası hakkında verilen kararın nasıl kurulması gerektiğine, kabule göre ise 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine ve uygulanan toplu iş sözleşmesi ilgili hükümlerine göre ücretinin tespiti ile talep konusu fark alacaklarının bulunup bulunmadığına ve hüküm altına alınan alacaklara uygulanması gereken faizin başlangıç tarihi ile türüne ilişkindir...
İcra dosyasında alınan bilirkişi raporunda, haczedilen malların tarihi eser niteliğinde olduğu, vasıf ve yapıları gereğince satışa konu edilemeyeceklerinin, ilgili antikaların yurt dışına çıkarılmasının yasak olduğu gibi, eserlerin Anıtlar Müzeler Genel Müdürlüğü Türk ve İslam Eserleri Müzesinde sergilenmesi gerektiğinin bildirildiği, bu durumda, borçlunun haczedilmezlik şikayeti kamu düzenine ilişkin olup süresiz şikayete tabi olduğundan, işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı ilamda her ne kadar satışı vaad edilen taşınmazın bedeline hükmedilmiş ise de; mahkemece, uyuşmazlığın özünde ayni hakka ilişkin mülkiyet ihtilafı tartışılarak sonuca varıldığından, ilamın bu hali ile kesinleşmeden infaz edilemeyeceği-
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 405, 406 ve 408. maddeleri kapsamında kalan, akıl sağlığı, malvarlığını kötü yönetme ve yaşlılık sebeplerine dayalı kısıtlanma kararı verilmesi istemi-
İcra takibine dayanak ilamın, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacağa ilişkin olduğu, ilamın infazı için kesinleşmesinin gerekmediğini, dosya içerisine sunulmuş tehiri icra kararı ve mehil vesikası bulunmadığından takibin devamında ve yapılan işlemlerde isabetsizlik bulunmadığını, 15 nolu parsele ilişkin olarak taşınmaz muhammen bedelin üzerinde satıldığından İİK 134/2 maddesi gereğince açılan davada davacının hukuki yararının bulunmadığını, bu taşınmaz yönünden mahkemenin davanın hukuki yarar yokluğundan reddine ilişkin kararında isabetsizlik bulunmadığını, diğer taşınmaz yönünden davacı vekiline usulüne uygun satış ilanı ve kıymet takdirinin tebliğ edildiğini, davacı tarafından kıymet takdirine itiraz edilmiş ise de, İİK 128/a maddesi gereğince delil avansı yatırılmadığından, kıymet takdirine itirazın reddine karar verildiğini, verilen kararda isabetsizlik bulunmaması nedeni ile davacının kıymet takdirine yönelik iddialarının artık eldeki davada incelenmesinin mümkün olmadığını, ihalede kamu düzenine aykırı herhangi bir husus da bulunmadığından, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçeleriyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verileceği-
İİK'nin 282. maddesi gereğince davalı borçlu ve borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan üçüncü kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğu- İptal davaları için kanunda özel bir düzenleme öngörülmediğinden davanın HMK'nın 6. maddesi gereğince davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerektiği; aynı Kanun'un 7/1. maddesi gereğince de davalı birden fazla ise davanın bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde de açılabileceği-
İstinaf mahkemelerinin hukuki denetim yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak tahkikat sonucuna göre yeniden karar verme yetkisini haiz olan bir hüküm mahkemesi olduğu kabul edilirken, diğer taraftan da söz konusu hükümle bir nevi eksik inceleme gerekçesiyle dosyanın mahalline geri gönderilmesinin kabul edildiği- Dar istinaf sisteminin amacına uygun olarak istinaf mahkemelerinin hukuki denetim görevini yerine getirirken gerektiğinde yeniden tahkikat ve inceleme yapmalarına imkân verecek bir uygulamanın benimsenmesinin ancak ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine konu olacak verilerin bulunmaması hâlinde ise tahkikatın yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesi gerektiği- Olaya ve maddi delillere en yakın olan mahkemenin ilk derece mahkemesi olduğu-
Çözümü özel bilgiye dayanan konularda ihtisas sahibi kimselerin dinlenmesinin, eş söyleyişle bilirkişi mütalaasına başvurulmasının gerekeceği, giderek, hakimin gerek kendiliğinden, gerekse taraflardan birinin isteği üzerine bilirkişi incelemesine karar verebileceği, bu itibarla, vak’a ile ilgili yabancı hukuk hakkındaki malumatın, ihtisas sahibi hukukçulardan veya yabancı hukuk ile meşgul müesseselerden, örneğin Üniversitelerdeki Devletler Hususi Hukuku ve Mukayeseli Hukuk Enstitülerinden temin edilmesinin çok daha emin ve sağlam bir yol olacağı, üstelik, konu ile ilgili olmak üzere yabancı hukuk hakkında mücerret bir bilgi temini yerine, vak’a dosyasını da ihtisas sahibi hukukçu veya müesseselere göndererek doğrudan doğruya hukuki ihtilafa ait bir hukuki ve ilmi mütalaa alınmasının, yabancı hukukun tespiti ile ilgili birçok problemi halledeceği-
Davalıların ortak çocukları olarak nüfus kaydında gözüken Z....’nin velayetinin düzenlenmesi yönünden, taraflara vakıa ve olguları bildirme ve bunları kanıtlama olanağının tanınması, adil yargılama hakkı"nı da içeren "hukuki dinlenilme hakkı"nın bir gereği olduğu göz ardı edilerek ve velayet davalarının kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alındığında mahkemece basit yargılama usulünde duruşma yapılmaksızın da karar vermeye imkan tanıyan Hukuk Muhakemeleri Kanununun 320/1. maddesinin uygulanmasında hataya düşülerek; taraflara cevap verme ve iddiaları doğrultusunda delillerini bildirmeleri için süre verilmesi, gösterdikleri takdirde taraf delillerinin toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek gerçekleşecek sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.