İdarenin yasa ve yönetmelik hükümlerince yürütmekle yükümlü tutulduğu kamu hizmetinin tabii bir sonucu olarak kurulan ve idari bir nitelik taşıyan hak sahipliğinin tesbitine ilişkin işlemin yargısal tasarruf, bunun iptaline ilişkin davaya bakmaya ise idari yargının görevli bulunduğu-
Organın yaptığı tasarruflar, tüzel kişiyi bağlayacağından, “müte-velli heyetinin görevine son verilmesi” konusundaki davanın, Vakıf tüzel kişiliği aleyhine açılması gerekeceği–
Davacı ile davalı arasında yapılan süt alımına ilişkin sözleşmenin feshi nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan cezai şart bedelinin tahsiline yönelik yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi-
Borç ipotek ile temin edilmiş olsa bile elinde kambiyo senedi bulunan alacaklının, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapabilirse de öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiğinden alacaklı tercih hakkını bu takip türünden yana kullanmış olup aynı borca ilişkin olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapamayacak olup rehin tutarı borcu ödemeye yetmez ise alacaklının kalan alacağını iflas veya haciz yoluyla takip edilebileceğinin gözetilmesi gerektiği-
Davalının «çocuğun babası olmasının olanaksızlığını» ya da «bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden daha fazla oldu-ğunu» isbatı halinde, babalık karinesinin geçerliliğini kaybedeceği–
Kooperatifler Kanunu'nun 45/4, ve genel kurulun yapıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan 87/4 maddesi uyarınca gerekli prosedür tamamlanmaksızın bakanlık temsilcisi iştirak etmeden yapılan genel kurulun yok hükmünde sayılacağı-
Yazılı yargılama usulüne tabi (itirazın italine ilişkin) davada tahkikat aşamasının bittiğinin bildirilmemesi, sözlü yargılama ve hüküm için ayrı bir gün tayin edilerek tarafların mahkemede hazır bulunmaması halinde yokluklarında hüküm verileceği ihtarını içeren davetiye ile tarafların davet edilmemiş olması, davalının savunma hakkının ve hukuki dinlenilme hakkının ve adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğu-
Davacının, “Türkiye’deki nüfus kaydında yazılı olan ‘Kırgız’ şeklindeki soyadının silinerek, yerine İsviçre uyruklu eşinin soyadının yazılması” istemiyle açtığı -ve C. Savcısı ile Nüfus İdaresi temsilcisinin de duruşmalarına katıldığı- davanın “yabancılık unsuru” taşımadığı (ve bu nedenle uyuşmazlığın 2675 sayılı MÖHUK.’na göre değil (şimdi; 5718 sayılı MÖHUK'na), MK. hükümlerine göre çözümleneceği) –
Islahın konusunu, tarafların yaptıkları usul işlemleri oluşturduğu- Taraflardan birinin, ıslah yoluna başvurabilmesi için daha önce yapmış olduğu bir usul işleminin bulunması gerektiği- Davaya cevap veren ve zamanaşımı savunmasında bulunmayan dava tarafının bu savunmasını ıslah suretiyle sonradan ileri sürebileceği-
Bozma kararı ile ilk hükmün hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirdiği; bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hükmün yeni bir hüküm olduğu; bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerektiği; mahkemece bu husus gözetilmeden, "tazminat konusunda verilen kararın Yargıtayca onanmış ve kesinleşmiş olduğundan, yeniden hüküm kurulmasına gerek olmadığına" şeklinde hüküm kurulmasının doğru görülmediği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.