Tarafları aynı olan ve aynı alacaktan kaynaklanan ilamlar için itiraza konu ilamsız takip dosyası üzerinden alacağın tahsili mümkün iken, makul ve kabul edilebilir bir gerekçe olmaksızın takip başlatılmasının usul ekonomisine aykırılık teşkil etmesi sebebi ile, ayrı takip yapılmaması gerektiği, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Limitet şirketlerde “şirket ünvanı” ile birlikte “şirket yetkilileri”nin imzasının bulunması gerektiği-
Davacının hamili olduğu çekin davalı banka nezdinde kaybolduğu ve davacının keşideciden alacağını tahsil edemediği bir durumda, davalı bankanın zarardan sorumlu olabilmesi için ayrıca bankanın çeki kaybettiği tarih ile davacının keşideci aleyhine hukukî yollara başvurması gereken makul süre içerisinde var ise çek hesabında bulunan paranın tahsilinin imkânsız hâle gelmesi veya bu zaman aralığında keşidecinin malvarlıklarını elinden çıkarması olgusunun kanıtlanması gerektiği- Bu hususlarda hiçbir araştırma ve değerlendirme yapılmadan davanın kabulüne karar verilemeyeceği- "Dava konusu çek kaybedilmemiş olsaydı dahi davacının alacağına kavuşamayacağı yönündeki savunmanın illiyet bağını kesen bir husus olduğu ve dolayısıyla illiyet bağının kesildiğinin davalı banka tarafından ispatlanması gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
İİK. 33 uyarınca -borçlunun itirazı kabul edilerek- «icranın geri bırakılmasına» karar verilen durumlarda, ayrıca borçlu lehine % 40 tazminata da hükmedilemeyeceği–
Takibe dayanak yapılan senette tanzim yeri bulunmadığı gibi, bonoyu tanzim edenin ad ve soyadı yanında bir idari birim de gösterilmediğinden, bu durumda, tanzim yeri belirlenmeyen bu belgenin kambiyo vasfının bulunmadığı, bu hususun icra mahkemesince re’sen nazara alınarak takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İİK.170/a maddesine dayalı olarak verilen “takibin iptali” kararının kesinleşmeden infazı gerekeceği; iptal kararının icra dosyasına sunulmamış veya geç sunulmuş olmasının, iptal edilen takip dosyasında, iptal kararından sonra yapılmış olan işlemleri geçerli hale getirmeyeceği-
Borçlunun, borcu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, yetki itirazını sebepleri ile birlikte beş gün içinde icra mahkemesine bildirmesinin gerekeceği-
Borçlunun TMK'nun 407. maddesi gereğince vesayet altına alındığı, vesayet kararından sonra kısıtlı doğrudan taraf gösterilerek icra takibine başlandığı, alacaklı tarafından kısıtlı borçlunun vasisi yerine kısıtlı hakkında takip yapılması, maddi hataya ve kabul edilebilir bir yanılgıya dayalı olup, dürüstlük kuralına da aykırı olmadığından alacaklının HMK'nun 124/3-4.maddesi uyarınca taraf değişikliği yapmak suretiyle bu yanlışlığı düzeltmesi mümkün olsa da alacaklı tarafından borçlunun kısıtlandığının takip sırasında öğrenilmesi üzerine,  vasiye  gönderilen icra emrinin kısıtlı borçluya gönderilen ilk icra emrinin aynısı olduğu- Böylece HMK'nun 124. maddesine uygun olarak kısıtlı borçlunun vasisinin,  ek takip talebi ile takipte  gösterilmesi ve icra emri tebligatının vasiye tebliğinin zorunlu olduğu- 
Hamiline yazılı çekin ikraza kadar herhangi bir ciroya gerek kalmadan el değiştirebileceği, ibrazdan sonra mutlaka ciro ile devredilebileceği—

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.