İki farklı vade tarihi içeren senedin “bono” sayılmayacağı-
Takip dayanağı ilamda her ne kadar fuzuli işgal nedeniyle tahliyeye hükmedilmiş ise de, uyuşmazlığın özünde ayni hakka ilişkin mülkiyet ihtilafının bulunduğu, bu nedenle anılan ilamın kesinleşmeden infaza konu edilemeyeceği-
Mahkemece hükme esas alınan 04.10.2021 tarihli bilirkişi raporu ile bu rapordan daha önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan 16.3.2020 tarihli bilirkişi raporunda; imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüş bildirilmemiş olup, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince, bu rapor hükme esas alınarak itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, ispat yükü üzerinde olan alacaklının süresi içerisinde rapora itirazı ile beraber yeni bir rapor alınması talebi bulunduğundan, kesin kanaat bildirmeyen raporlara göre sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu, o halde, alacaklı tarafından yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması talep edildiğine göre; mahkemece ispat yükünün alacaklıda olduğu da nazara alınarak yeniden uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Takibin tümüne yapılan itirazın kısmen kabul edilmesi halinde, takibin iptal edilmeyen bölümü için, inkâr tazminatı isteminde bulunmuş olan alacaklı lehine inkâr tazminatı hükmedilmesi gerekeceği–
Bono bedelinin hem yazı ve hem de rakamla gösterildiği durumlarda, bu iki bedel arasında fark bulunması halinde, yazı ile gösterilen bedele itibar olunacağı (TTK. 676)-
Takip talebinde borçlu «...Restoran» olarak gösterilmiş olmasına rağmen, adı geçen borçlunun şirket ünvanı açıklanmak suretiyle, borçluya ödeme emri gönderilmesi isteminde yasaya aykırılık bulunmadığı–
İİK. 71/son (ve İİK 33a) uyarınca, «icranın geri bırakılmasına» yerine «ödeme emrinin iptaline» şeklinde karar verilemeyeceği–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.