İİK.’nun 269 vd. maddeleri gereğince tahliyeye karar verilebilmesi için, kiralananın BK.’ nun ya da 6570 sayılı Kanun hükümlerine tâbi olmasının bir önemi bulunmadığı-
Birden fazla kira borcu bulunan borçlunun, tediye etmek istediği borcun hangi aya ait olduğunu alacaklıya bildirmesi gerektiği, bildirmediği takdirde alacaklının, ödemenin ödenmeyen önceki ay kira alacağına mahsup edebileceği-
İtirazın kaldırılması ve tahliye isteminde, yasal 30 günlük süre beklenmeden açılan davada tahliye isteminin reddi gerekeceği-
Davacıların toplu konut ve kentsel dönüşüm kapsamında kendi uhdesine düşecek bağımsız bölümlerin makul süre içinde teslim edilmemesi nedeniyle mahrum kaldıkları kira bedelinin tahsilini istediği davada, davacılar ve Belediye arasında düzenlenen muvafakat senedinde teslim süresi kararlaştırılmayıp, teslim süresini belirleme yetkisinin davalıya tanınmasında davalının, bu yetkisini kullanırken, objektif iyiniyet kurallarına uygun davranıp haklı nedenlere dayalı gecikmeler hariç, işin niteliğinin ve büyüklüğünün gerektirdiği imalât süresi içinde tamamlaması gerektiğinden davacının seçimlik haklarından “aynen ifa ve gecikmeden dolayı tazminat” isteminin değerlendirilmesi gerektiği-
11. HD. 20.04.2016 T. E: 2015/14912, K: 4411-
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaanın, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olduğu- Söz konusu muvazaada miras bırakanın gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği- Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmekte olduğu- Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanununun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237.) ve Tapu Kanununun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilecekleri-
Bölge adliye mahkemesinin, dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderme sebeplerinin tadadi olarak değil tahdidi olarak sayıldığı ve bunlar arasında "Delillerin eksik toplanması"nın bulunmadığı-
Davalının alacaklının kendisine borçlu olduğu yönündeki takibe itirazlarına ve davacının karşı iddialarına göre uyuşmazlığın yargılamayı gerektireceği-
Davanın, kiralananın aylık kira parasının tesbiti istemine ilişkin olduğu, ilk kira kontratının başlangıç tarihi itibariyle olayda üç yıldan fazla sürenin geçmiş durumda olduğu, bu itibarla yerel mahkemenin, 1.9.1994 tarihinde başlayacak yani kira dönemi için kiralananın aylık kira parasının endeks uygulanması suretiyle değil, tevhidi içtihat hükümleri dairesinde günün ekonomik koşulları, emsal karşılaştırması çerçevesinde hak ve nesafet kurallarına göre tesbit edilmesi gerektiğine değinen direnmesinin yerinde olacağı-
Mahkeme kararında kira parasının net mi brüt mü olduğu anlaşılamasa da, hükme esas alınan bilirkişi raporunda kiralanan taşınmazın boş olarak yeniden kiraya verilmesi halinde aylık brüt kira parası tespit edildiğine göre mahkemece verilen kararın da bu miktara hak ve nesafet indirimi yapılmak suretiyle aylık brüt olarak tespit edildiğinin ve bu durumda da bir önceki dönem ödenen kira parasından daha düşük kira parasına hükmedildiğinin kabul edilmesi gerekirse de, kira parasının bir önceki kira döneminde ödenen kira parasının ÜFE endeksine göre yapılacak artıştan daha düşük bir tutar olamayacağından, hükmün bozulması gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.