Örtülü ticari işletme devri iddiasına dayalı alacağın tahsili isteminde; çekini, illetten mücerret olması, kayıtsız şartsız bir borç ödenmesi anlamına gelmekte olduğu, temel ilişkiden kopuk bir çekin düzenlendiğini kabul etme olanağı bulunmadığından, mahkemece davanın faturaya dayalı alacak davası olarak ıslah edilmesinin mümkün olduğu nazara alınarak, ticari işletme devri hususunda değerlendirme yapılıp, böyle bir devrin varlığı halinde asıl borçlu ile birlikte davalının da müteselsil sorumlu ve bu sorumluluk nedeniyle de davacının talep hakkının oluşacağı-
Ticareti usulüne aykırı olarak terk etmek suçunun oluşabilmesi için, gerçek kişi tacir ya da ticaret şirketi müdür veya yetkili temsilcilerinin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu onbeş gün içerisinde kayıtlı bulundukları ticaret sicili memurluğuna bildirmemesinin gerekmesi karşısında; sanıkların ortağı ve yetkili temsilcisi oldukları limited şirketlerin ticareti gerçekten terk edip etmedikleri yönünde zabıta araştırması yaptırılıp, vergi mükellefliklerinin devam edip etmediği de belirlenerek, sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği-
İİK'nun 44. maddesinde öngörülen onbeş günlük süre dolmadan, İİK. mad. 337a'daki suçun işlendiğinden bahisle şikayette bulunulamayacağı- İİK.'nun 337a maddesi uyarınca, aynı sanıklar için, aynı suç nedeniyle birden fazla şikayette bulunulsa dahi, sanıklar hakkında tek ceza verilmesi gerekeceği–
19. CD. 28.12.2015 T. E: 3420, K: 9396-
İİK. 337a'da düzenlenmiş olan suçun oluşabilmesi için; "sanığın tacir olması" ve "ticaret hayatından çekilirken, İİK'nun 44. maddesindeki yükümlülüklerini yerine getirmemiş olması" gerektiği–
Ticaret siciline kayıtlı adresinde yapılan zabıta araştırmalarında, sanıkların yetkilisi olduğu borçlu şirketin tanınmadığı, ilgili vergi dairesinin yazısıyla adreste bulunulmadığından bahisle resen terk çalışmalarının başlatılmış olduğu ve sanıklar hakkında hüküm kurulduktan sonra dava dosyasına gönderilen yazısıyla “faaliyet adresinde bulunmadığından 13.11.2014 tarihinde kapatıldığının” belirtildiği anlaşıldığından, sanıkların mahkumiyetleri yerine yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Sanık, ticareti terk hükümlerine aykırılık suçundan yargılanmış olup; atılı suç, aynı işyeri ile ilgili olarak aynı sanık tarafından ancak bir kez işlenebilen bir suç olduğundan ve dosya kapsamından, aynı sanık hakkında aynı suç nedeniyle başka bir dosyadan da yargılama yapıldığından işbu iki dosya birleştirilerek sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanma koşullarının olup olmadığının tartışılmasının gerekeceği-
Ticaret şirketlerinin müdür veya yetkililerinin icra ve İflas Kanunu'nun 337/A maddesinde yaptırıma bağlanan ticareti terk suçunu işlemelerinin yasal olarak mümkün olmadığı-
Ticaret şirketi yetkilisi olan sanığa isnat edilen suçun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi bu durumu onbeş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirmemesi, bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini içeren bir mal beyannamesi vermemesinin gerektiği- Borçlu şirketin yaptırılan zabıta araştırmasına göre adresinde bulunmadığının tespit edildiği, Vergi Dairesinden gelen yazıya göre borçlu şirketin 11.08.2014 tarihinden yazı cevap tarihine kadar vergi matrahının bulunmadığının bildirildiği, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen yazıya göre de sanığın borçlu şirketin yetkilisi olduğu, borçlu şirketin şikayet tarihi itibariyle sicil kaydının devam ettiği ve İİK mad. 44 uyarınca bir mal beyanını vermediği anlaşılmakla; suçun unsurlarının oluştuğu ve sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği-
İİK'nın 337/a maddesi ile yaptırıma bağlanan eylemin, tacirin ticareti terk etmesi değil, 44 ncü maddesine göre terk keyfiyetini 15 günlük süre içinde kayıtlı bulunduğu ticaret sicili memurluğuna bildirmemesi ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini içeren bir mal beyanında bulunmaması olduğu- Ticareti usulüne aykırı terk etmek suçu İİK’nın 337/a maddesinde düzenlenmiş olup, takibi şikayete bağlı olan seçimlik hareketli bu suçun; seçimlik hareketlerden herhangi birisinin işlenmesiyle, diğer koşulların da (alacaklının zarar görmesi ve borçlunun tacir olması gibi...) gerçekleşmesi halinde oluşacağı konusunda gerek uygulamada gerek öğretide herhangi bir duraksamanın mevcut olmaması ve somut uzlaşmazlıkta haciz tutanağı, vergi dairesi cevabi yazısı ve zabıta araştırması bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanığın üzerine atılı eylemin sübut bulduğunun dosya içeriğinden anlaşılması nedeniyle; sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesinde isabetsizliğin olmadığı- Sanık vekilinin, sanığın iflas eden şirketin ticaretine son vermesi ve kapatmasının usulüne uygun olduğu ve haklı nedenlerle gerçekleştirildiği, sanığın borçluları zarara uğratma saikiyle hareket ettiğine dair dosyada en ufak bir delil dahi olmadığı, şüpheden sanığın yararlanacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.