Tazminat davası-
Davaya konu hissede hatanın yapıldığı davada devletin kusursuz sorumluluğu nedeniyle yaptığı ödemeden itibaren 2 yıl geçmediği anlaşılmasına karşın, davaya konu rücu isteminin, zarara yol açan işlemin gerçekleştirildiği 13/04/1978 tarihinden itibaren 10 yılın geçmesiyle zamanaşımına uğradığı nazara alındığında mirasçılar yönünden zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiği-
Rücuen tazminat istemi-
Rücuen tazminat davası açıldıktan sonra şirketin iflası halinde; davaya İcra İflas Kanunu mad. 194 hükmüne göre iş mahkemesinde devam edilmesi gerektiği- Şirketin dava tarihinden önce iflas etmesi halinde İİK. mad. 191 gereğince, iflas açıldıktan sonra müflisin masaya giren mal ve hakları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıntıya uğrayıp, müflisin artık, masa mevcudunu azaltıcı nitelikteki tasarruflarda bulunamayacağı- Bu mallar ve haklar topluluğununun iflas açıldıktan sonra, aynı Kanun mad. 226 gereğince, kanuni mümessil olan iflas idaresi temsil edeceğinden, açılacak davalarda husumetin iflas idaresine yöneltilmesi ve varlığı iddia olunan alacakların, İİK. mad. 219 gereğince, masaya karşı ileri sürülmesi gerekeceği, bu nedenle kural olarak iflastan sonra müflis aleyhine masaya giren mal ve haklara ilişkin olarak doğrudan dava açılamayacağı- İflas masasından hak iddia eden alacaklının alacağının masaya kaydını talep etmesinin, bu talebin İflas idaresince kabul edilmemesi halinde, İİK. mad. 235/2 hükmünde öngörüldüğü şekilde sıra cetveline itiraz davası açması gerektiği, buna rağmen, iflâstan sonra müflise karşı bir alacak davası açılırsa, bu davaya, iflâs idaresine karşı sıra cetveline itiraz davası (m.235,II) olarak devam edilmesi gerektiği- Sıra cetveline itiraz davasında görevli mahkemenin İcra ve İflas Kanunu mad. 235/1 uyarınca iflas kararını veren Ticaret Mahkemesinin bulunduğu yerdeki herhangi bir Ticaret Mahkemesi olduğu-
2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun’a dayalı rücuen tazminat istemi- Ceza yargılaması sırasında yapılan maddi vakıalara ilişkin tespitlerden, dava dışı polis memurunun, bir davalının eylemi sonucu yaralandığı, diğer davalının yaralama eylemine katılmadığı anlaşıldığına göre, mahkemece bu davalı hakkındaki istemin tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava, TTK.’ nun 1301. maddesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. İcra takip dosyasında, en son 15.04.2005 tarihinde davalı(borçlu) şirketin takibe itirazı nedeniyle, bu borçlu hakkında takibin durdurulmasına karar verilmiş olup; yapılan bu işlemden sonra 04.02.2008 tarihine kadar hiçbir işlem yapılmamıştır. Davalı şirket temsilcisinin süresinde verdiği cevap dilekçesinde, zamanaşımı def’inde bulunmuş; mahkemece ara kararı ile zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir. Oysa icra takip dosyasında 15.04.2005 tarihinden 04.02.2008 dava tarihine kadar zamanaşımını kesen hiçbir işlem yapılmadığından 2918 sayılı KTK.’ nun 109/1. maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi dolmuştur. Bu durumda mahkemece, davalı şirket vekilinin zamanaşımı definin kabulü ile davanın zamanaşımından reddi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi hükmün bozulmasına neden olacağı-
Trafik kazasından kaynaklanan rücuen tazminat istemi-
Olayın oluşumunda davalı icra müdürünün kastının bulunmaması ve iş yoğunluğunun gözetilmesi halinde, davalı hakkında BK.’nun 43. maddesi (şimdi; TBK. mad. 51) gereğince hükmedilecek tazminatta indirim yapılması gerekeceği-
Trafik kazasına dayalı rucüen tazminat istemine ilişkin davada; tazminat, vefat edenin 2/8 kusuru dışında kalan eldeki dosya davacısı ve davalısına ait olan 6/8 lik kusur oranı dikkate alınarak müştereken ve müteselsilen hükmedilmiş olup, 6/8 kusurun karşılığına tekabül eden miktarın tamamı davacı tarafından ödendiğinden, davacı ve davalıya yüklenen kusur oranlarının eşit olduğu dikkate alınarak kendi payına düşenden fazlasını ödeyen davacının davalıdan ödediği miktarın yarısını isteme hakkının olduğu düşünülmeksizin davanın kabulü yerine kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Mahkemece, hizmet kusuruna dayanılarak ...... Belediye Başkanlığı aleyhine açılan bu davada adli yargının yargı yolu bakımından görevsiz bulunması nedeniyle davanın HMK 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.