Takip dayanağı ilamda müşterek ve müteselsil olarak sorumluluklarına hükmedilen borçlular hakkında usul ekonomisi gereğince ilk başlatılan takip dosyasında takip imkanı varken mükerrer isteklere neden olacak şekilde ikinci bir takip başlatılması doğru olmayıp, bu hususa ilişkin mahkemenin gerekçesi isabetli ise de; mahkemece, ilk başlatılan takip dosyasından ek takip talepnamesi düzenlenmek suretiyle takibe devam olanağı bulunduğu gözetilerek, alacaklı tarafından ikinci kez açılan takibin iptali ile yetinilmesi gerekirken, her iki takibin de iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı-
İş kazasının, davalıya ait işyerinde çalışan sigortalının iş ve çalışma saatinin dışında, gece yarısında madende bulunan istinat duvarından atlamak suretiyle meydana geldiği, alınan kusur raporunda işverenin kusuru olmadığı, kazalı sigortalı tarafından teşebbüs edilen intihar girişimi olduğu anlaşıldığından davaya konu olayın kazalı sigortalı tarafından teşebbüs edilen intihar girişimi olarak değerlendirildiği ve davanın reddi gerektiği kararının isabetli olduğu- Davacı Kurum' un davada haksız çıkan taraf olarak nitelendirilerek, Kurum aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Rücuan tazminat istemi-
İşyeri sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemi-
Davacı tarafından kasko poliçesi gereği sigortalıya ödenen bedelin, hizmet kusuru nedeniyle zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalıdan rücuen tahsili istemi-
Rücuen tazminat istemi-
Usul hukukumuzda dahili dava müessesesi bulunmayıp, HUMK'nun 49-52 nci maddeleri (6100 S.HMK.md.61 vd.) uyarınca, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen kişi, dava açıldıktan sonra ihbar ya da dahili dava dilekçesi ile davada taraf sıfatını kazanamayacağı gibi, ıslah yoluyla dahi davada taraf değişikliğinin olanaklı bulunmadığı ve husumetin mahkemece re'sen dikkate alınması gerektiği gözetilmeden hakkında usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmayan ve davada taraf sıfatı taşımayan dahili davalı konumundaki kurum hakkında hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Dava konusu miktar likit olmadığında alacak miktarının tespiti için yargılama yapılmasını gerektiğinden davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği-
HGK. 21.05.2019 T. E: 2015/10-2857 , K: 583-
Mahkemece davanın reddine karar verilerek, davalı tarafından dava dışı 3. kişiye ödenen bedelin 39.773,10 TL olduğu ancak davalının takibinde herhangi bir ayrım yapmaksızın 75.000 TL talep ettiği ve bu miktardan borçlu olmadığının tespitinin istendiği, talep edilen miktar içerisinde “Manevi tazminat” isteminin de olduğu davalı tarafından verilen dilekçe ile beyan edildiği halde, mahkeme tarafından manevi tazminata ilişkin hiçbir araştırma yapılmaksızın, bir başka deyişle manevi tazminat gerekip gerekmediği gerekiyor ise miktarının ne olacağı konuları üzerinde gerekli inceleme yapılması gerekirken talep edilen manevi tazminat yönünden de davanın reddine karar verilmesi şeklinde hüküm tesisinin doğru olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.