Davalı V. hakkında yapılan inceleme ve araştırmanın da hüküm kurmaya yeterli olmadığı- Hükmüne uyulan bozma ilamında V.' nin , Kınalıada gibi sınırlı sayıda konutun bulunduğu küçük bir yerde, taşınmaz satın alırken borçlunun içinde bulunduğu durumu ve borçlunun alacaklısından mal kaçırma niyeti ile hareket ettiğini, bilip bilemeyeceğinin açıklığa kavuşturulması gereğine işaret edilmiş olmasına rağmen bu konuda da hiçbir araştırma ve değerlendirme yapılmadığı- Davacı tanıklarından belirtilen hususlara yönelik beyanları sorulmadan, davalı V.L.'nin , Kınalıada’ da başkaca taşınmazı olup olmadığı, yakınlarının yaşayıp yaşamadığı gibi taşınmaz ve borçlu hakkında bilgi sahibi olmasına etki edecek unsurlar üzerinde durulmadan bu davalı hakkında eksik inceleme ile hüküm tesisinin isabetli olmadığı-
Davalılar temyiz isteğinden feragat ettiklerini bildirdiğinden temyiz isteminin feragat nedeniyle reddinin gerekeceği-
Davanın dayanağı İstanbul 8. İcra Müdürlüğü'nün 2016/... (E) ve 2015/... (E) sayılı takip dosyalarının içeriğine, tüm dosya kapsamına göre yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmesine, bu tür geçici hukuki korumalara ilişkin kararların nitelikleri ve öngörülen amaç itibarıyla dosya üzerinden ve taraflarca sunulan tüm deliller sunulmaksızın verilmesinin kanunun amacına aykırı olmamasına, İİK'nın 281/2'nci maddesi gereğince teminatın lüzum ve miktarının takdirinin mahkemesine ait olduğu gibi taşınmazların değerinin saptanması durumunda teminatın miktarına ilişkin her zaman karar verilebileceğine, ihtiyati haciz kararının dava dilekçesinde gösterilen ve harçlandırılan miktarla sınırlı olarak verilmesine göre; verilen kararda, dosya içeriği ile usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Muvazaa nedeniyle iptal ile tasarrufun iptaline ilişkin davalarda geçici hukuki koruma yolu olarak sadece ihtiyati haciz talep edilebileceği- Dava konusu taşınmazların mal kaçırma kastı ile borçlu tarafından arkadaşlarına satıldığı iddiasıyla açılan davada, tasarruf tarihlerinin üzerinden dava tarihine kadar 5 yıl geçmişse de, davada muvazaa hukuksal nedenine de dayanıldığı ve bu nedenle açılan iptal davalarının süreye bağlanmadığı, dosyanın bulunduğu aşama, mevcut ve sunulan yazı, belge ve bilgilere, tapu kayıtlarına, kredi sözleşmesine göre davacı alacağının iptale konu tasarruflardan önce doğmuş olduğu, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için davanın tam olarak ispatlanması gerekmediği, yaklaşık ispat koşullarının gerçekleştiği, davacının dava açmakta haklı olup olmadığının ve istinaf yoluna başvuran davalıların iyiniyetli olup olmadığının ispatının yargılamayı gerektirdiği, ihtiyati haciz için davaya ilişkin tüm koşulların ispatlanmasının beklenemeyeceği, mahkemece dava değeri üzerinden teminat alınmasına mukabil dava değeri ile sınırlı olarak ihtiyati haciz kararı verilmiş olması durumları hep değerlendirildiğinde; ihtiyati haciz kararına yapılan itirazların reddi gerektiği-
"Takip konusu borcun iptali istenen tasarruftan önce doğması" nedeniyle dava "önkoşul yokluğu" nedeniyle reddedildiğinden ve red sebebi aynı olduğundan kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerektiği-
Önceki gerekçeye ilâveten somut olayda her iki davalı şirketin yetkilisi olan şahsın davacı alacaklıya gönderdiği elektronik postada, bozulan karar gerekçesinde açıklandığı üzere davalı ............. Sigorta Aracılık Hizm. A.Ş.'nin davacıya olan borcunu diğer davalı ........İç Dış Ticaret ve Danışmanlık Hizm. A.Ş.'nin davacı şirketten olan alacaklarından ödenmesini kabul ettiği, bu beyanın diğer davalı ...... İç Dış Ticaret ve Danışmanlık Hizm. A.Ş. tarafından borcun üstlenilmesi mahiyetinde olduğu, asıl davada davacı şirketin bu talebi kabul ettiğinin dosya kapsamıyla anlaşıldığı, davalı- birleşen dosyada davacı ......... İç Dış Ticaret ve Danışmanlık Hizm. A.Ş.'nin, davalı ........ Sigorta Aracılık Hizm. A.Ş.'nin borcunu üstlendiği, üstlenmenin borca katılma şeklinde yorumlanması gerektiği, bu nedenle asıl davanın davacısına karşı her iki davalının birlikte sorumlu olduğunun kabulü gerekeceği-
Davalılar arasında İİK'nun 278/3-1 maddesi kapsamında yakın akrabalık bağı olup yapılan tasarrufların bağış niteliğinde olup iptali gerektiği gibi, davalının taşınmazı borca karşılık verildiği yönündeki savunması İİK'nun 279/2 bendine göre mutad ödeme aracı olamadığı- Tasarrufun iptali davalarında, davanın kabulü halinde alacak aciz belgesine bağlanmış ise bu miktar oranında aksi durumda takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak tasarrufun iptali ile İİK'nun 283/1 maddesi gereğince bu miktar üzerinden haciz ve satış isteme yetkisi verileceği-
İptal davasının dinlenebilmesi için öncelikle davacının gerçek bir alacaklı bulunması gerektiği- Davalılar "dava konusu alacakların gerçek bir alacak olmadığını, takip konusu bonoların muvazaalı düzenlendiğini, zamanaşımına uğrayan bonolar nedeniyle yapılan icra takiplerine borçlunun itiraz etmediğini, davayı kabul ettiğini, bu konuda borçlu ile abileri arasında ceza soruşturması bulunduğunu" belirterek "takip konusu alacağın gerçek bir alacak olmadığı"nı savunmuş olduğundan, bu konudaki delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davanın, ön koşul yokluğu (borçlu hakkında düzenlenmiş aciz belgesi bulunmaması) nedeniyle reddi halinde, kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına (AAÜT.'nin 7. maddesi gereğince) maktu vekalet ücreti takdiri gerekeceği- Tasarrufun iptali davalarının dinlenme koşulları arasında iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılması ve borçlu hakkında düzenlenmiş kati (İİK. mad. 143) veya geçici aciz (İİK. mad. 105) belgesinin bulunmasının, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olmasının, alacağın gerçek olmasının gerekli olduğu- Takip konusu borç boşanma davası sırasında hükmedilen nafaka alacağına ilişkin olup nafakayı doğuran olay haksız fiilden yani davalının davacı eşine şiddet uygulamasından kaynaklandığından borcun doğumunun dava konusu tasarruftan önce doğduğunun kabulü gerekeceği-
6183 s. K. mad. 24 vd. uyarınca muvazaalı olarak yapılan temlik işleminin iptali talebiyle açılan davada, borçlu davalının alacaklısı olduğu icra takip dosyasında icranın geri bırakılmasına karar verildiği anlaşıldığından, bu kararın kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılarak, kararın kesinleşmiş olması halinde tasarrufun iptaline konu olabilecek geçerli bir icra takibinin dolayısıyla temlik işleminin varlığından söz edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.