İptâl davalarında, borçlu ile işlemde bulunan davalı -üçüncü kişilerin, "dava konusu taşınırları/taşınmazları satın alabilecek mali güce sahip olup olmadıkları"nın mahkemece araştırılması gerekeceği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal olmadığı takdirde tenkis isteği-
İcra takibinin dava açıldıktan sonra yapılmış ve kesinleşmiş olmasının mümkün olduğu, önemli olan yargılama aşamasında borçlu hakkında icra takibinin varlığı olduğu, davada taraf teşkili tamamlandıktan sonra davacı alacağının kesinleşmesi beklenip davaya konu aracın tasarruf tarihindeki gerçek değeri de belirlendikten sonra davanın diğer şartlarının araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi yerine yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozulması gerekeceği-
Takibin kambiyo hukukuna ilişkin olmasının ve kesinleşmesinin alacağın gerçek olmadığı iddiasının incelenmesine engel olmadığı-
6100 sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca tasarrufun iptali davalarında incelemenin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı, kamu düzenine aykırılık olup olmadığının ise re'sen gözetileceği- Yine; HMK'nun 357. maddesine göre de ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların istinafta dinlenemeyeceği ve istinafta yeni delillere dayanılamayacağı-
Uyuşmazlığa konu dava İİK. mad. 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan ve eşler arasındaki tasarrufun iptali istenilen davada, uygulanılacak madde İİK 279/3-2 maddesi olup, bu maddenin değerlendirilmesinde ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı önemli olmadığından, keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına da gerek olmadığı- Dava konusu olayın somut özelliğine göre, zaten yapılmayacağı önceden belirli olan keşif ve bilirkişi giderlerinin eksikliği için kesin süre verilmesi ve sonucunda dava ön koşul yokluğundan reddi kanunun konuluş amacına uygun olmadığı gibi ve hakkaniyete aykırı olduğu-
11. HD. 18.12.2018 T. E: 2017/2037, K: 8021-
Borçlu limited şirket ortaklarının şirketten tahsil olanağı kalmayan kamu alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olduğu- Vergi borcundan dolayı davalı şirket ortağının 1/3 oranında sorumlu olduğu, anılan tarihte şirket müdürü olmadığı, başvuru tarihinde takip konusu vergi borcunu beş taksitte ödediği ve borcu kalmadığı gerekçesiyle 6183 s. K. mad. 24 vd. gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu- Takip konusu vergi borcu yargılama sırasında ödenmiş olmakla davanın reddine karar verilmiş ise de, davanın açılmasına davalılar sebep olduğundan harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesi gerektiği-
«Boşanma protokolü»ne dair: İlke olarak, taraflar arasında bir anlaşmazlığı hükme bağlayan ilamlara karşı tasarrufun iptali davası açılamayacağı, ancak boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmiş olmayıp, tarafların mahkemeye "anlaşma" şeklinde bildirdikleri iradeleri ile mal paylaşımı mahkemece yapılmış olduğundan, alacaklısından mal kaçırmak amacında olan borçlu bu yolla amacına uygun bir mahkeme kararı elde edebileceğinden, tasarrufun tarafları karı-koca olduğundan, boşanma protokolü ile (borçlu) koca tarafından karısına anlaşmalı boşanma sonucunda devredilen taşınmazlar hakkında tasarrufun iptali davası açılabileceği - "Anlaşmalı boşanma" sonucunda düzenlenen "boşanma protokolü" uyarınca, boşanan eşe devredilen taşınmazlar hakkında iptal davası açılabileceği–
Davalı borçlu ile davalı üçüncü kişi kardeş olduklarından, davalı üçüncü kişinin İİK'nın 280/1. maddesi gereğince borçlunun içinde bulunduğu mali durumu bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu, buna göre iptal davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği- Taşınmazı üçüncü kişiden satın alan diğer davalı dördüncü kişi yönünden davanın kabul edilmesi için kötü niyetinin somut delillerle ispatlanmış olması gerekeceği, dördüncü kişi yönünden sadece bedel farkının iptal nedeni olmadığı, davalı dördüncü kişinin ödeme belgesi sunduğu babasına ait olan şirket ile borçlunun yetkilisi olduğu şirket arasında ticari ilişki ispat edilemediği gibi İzmir gibi bir büyükşehirde farklı semtlerde faaliyette bulunan iki şirketin salt aynı iş kolunda faaliyeti nedeni ile borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıs olarak kabulünün yaşam deneyimlerine uygun olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.