Tasarrufun iptali davalarının ticari nitelikte olmamasına asliye ticaret ve asliye hukuk mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisinin görev ilişkisine dönüşmüş olmasının da (NOT: Yeni TTK. mad. 5/(1)-3'e göre; ayrı asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerdeki asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi değil, 'görev ilişkisi' haline gelmiştir.) davaya ticari bir nitelik kazandırmayacağı-
Borçların ödendiği yolundaki itirazın alacağın esas ve miktarına yönelik olduğu-
Davanın İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olduğu- 3. kişi konumundaki davalı ile borçlu davalı arasında arkadaşlık, akrabalık, iş ilişkisi, komşuluk, ticari ilişki gibi herhangi bir yakınlık da bulunmadığı, bu durumda 3. kişinin borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğunun kanıtlanamaması nedeniyle söz konusu parsele ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Alacağa esas icra takibinin ... tanzim tarihli senede istinaden başlatıldığı ve takibin kesinleştiği, tasarrufun ise ... tarihinde yapıldığı, borcun doğum tarihinin tasarruftan önce olduğu, davanın da ... günü yani İİK 284 maddede öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davalılar arasında yapılan taşınmaz devrine ilişkin tasarrufun alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla ve ızrar kastıyla yapıldığının ileri sürüldüğü görülmekle, mahkemece gerek bu iddialar gerekse diğer özel dava şartlarına ilişkin koşulların bulunup bulunmadığı hususu araştırılarak sonuçlandırılmasına kadar geçecek sürede satışa konu taşınmaz üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesinde ve yaklaşık ispat koşulunun mevcut olması gerekçe gösterilerek uygun oranda teminat alınmak suretiyle talebin kabul edilmesinde, daha sonra da ihtiyati haciz kararına yönelik itirazın reddedilmesinde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı-
Sanık (borçlu) hakkında dava sonucunda tasarrufun iptaline karar verilmiş olması halinde verilen kararın kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekeceği- TCK'nun da cezaların içtimaı müessesesinin bulunmadığı, hükmedilen adli para cezalarının toplanmasına karar verilmesi gerektiği- İİK’nun 354. maddesinin borcun ödenmesi durumunda da uygulanacağının karar yerinde gösterilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında tarifeye göre hesaplanacak karar ve ilam harcı ile vekâlet ücretinin, takip konusu alacak miktarı ile tasarruf konusu malla­rın tasarruf tarihindeki değerlerinden hangisi az ise o değer üzerinden be­lirlenmesi gerekeceği-
"Taşınmazı satın aldıkları kişilerin gecikmiş ödemelerinin bulunduğunu ve işleri kötü gittiği için krediyi ödeyemediklerini ve gayrimenkulü acil satma ihtiyacında olduklarını söylediklerini” belirten davalı borçluların mali durumu hakkında satıştan önce bilgi sahibi olduğundan tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında, dava değeri takip konusu alacak miktarı ile tasarrufun iptali istenilen şeyin değerinden hangisi az ise o değer oluşturduğundan, karar tarihi itibari ile hüküm kesin nitelikte olduğu-
İİK'nun 277 vd. maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da"iyiniyet kurallarına aykırılık"nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu- Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın beş yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olması gerektiği- Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği-
İİK. 281/2 maddesine göre, hakim tarafından tasarrufa konu mallar hakkında davacının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verilebileceği- Mahkemece, "dava konusu taşınmazların tamamı" hakkında ihtiyati haciz kararı verildiği, ancak davalı tarafın itirazı nedeniyle taşınmazların bulunduğu yerde keşif yapılarak gerçek değerleri belirlendiği ve bu değerler göz önünde tutularak "da­vacının alacağını karşılayacak oranda taşınmazlar üzerindeki ihtiyati tedbirin (ihti­yati haciz mahiyetinde) devamına, diğer taşınmazlar üzerindeki ihtiyati tedbi­rin (ihtiyati haczin) ise kaldırılmasına" karar verildiği görülmüşse de, davacı taraf icra taki­bindeki alacak ve ferileri oranında yapılan tasarrufun iptalini talep etmiş olup, dava sonunda alacağın ulaşacağı miktar bilinemediğinden, mah­kemece tasarrufa konu taşınmazlar üzerindeki ihtiyati haczin devamına karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.