İhtiyati haczin, nitelikçe geçici bir hukuki koruma tedbiri olduğu- Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacının, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmak olduğu- Bu amacın gerçekleşmesi için, elde edilmesi umulan hakların ya da onların konularının ortadan kalkması, yok olması, değiştirilmesi gibi olasılıkların bertaraf edilmesi gerektiği- Elde edilmesi umulan hakka kavuşulmasını kolaylaştırıcı tedbirler hak arama özgürlüğünü, adil yargılama hakkını ve hukuk devleti ilkesini de yakından ilgilendirdiği (İHAS 6, 2709 sayılı T.C Anayasası 36, HMK 33)- İhtiyati haciz istekleri değerlendirilirken geçici hukuki koruma tedbirlerinin açıklanan bu amacının gözden uzak tutulmaması gerektiği-
Davalı üçüncü kişi tapudaki 65.000 TL ödeme dışında, dava konusu taşınmazın alımına aracılık eden ve tanık olarak dinlenilen kişi aracılığıyla davalı borçluya tapudaki satıştan beş gün önce de ödeme yaptığı ve bu du­rumda davalı üçüncü kişi tarafından taşınmazın alımı için ödenen bu bedel ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç bedel arasında misli fark bu­lunmadığı, davalı üçüncü kişinin kötü niyetli olduğu da ispatlanamadığından tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun hakkında tasarrufun iptali davası açılmadan önce alacaklıya karşı açtığı menfi tespit davasının sonucunun, tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece bekletici mesele yapılması gerekeceği-
Tasarrufun iptali davasının açılma koşullarından birisinin de "takip tarihinde kesinleşmiş bir alacağın bulunması" olduğu, borçlunun itirazı üzerine alacaklının açtığı itirazın kaldırılması veya itirazın iptali davasının alacaklı lehine sonuçlanması halinde alacağın kesinleşeceği; davacının maddi bir vakıa olarak kazanç elde etme amacıya borçluya borç para vermiş olmasının yani tefecilik yapmış olmasının davamız açısından önem taşımayacağı, bu durumun davacı ile davalı borçlu arasında muvazaalı bir alacak oluşturduğu sonucunu doğurmayacağı-
Alacaklı ile borçlu arasındaki ticari alışveriş gereği, alacaklı tarafından borçluya satılan mallara ilişkin olarak ne zaman ve nasıl bir ödemenin yapıldığı, alınan raporda borçlunun verdiği çeklerin iade edildiği belirtildiğinden iade edilen çeklerin hangi satışa ilişkin olduğu, takip konusu çeklerin iade edilen çeklerin yerine verilip verilmediği, verilmiş ise hangi tarihli satış ve çeke ilişkin olarak verildiğinin tespiti gerektiğinden, konusunda uzman bir muhasebeci bilirkişinin alacaklı ve borçlunun ticari defterleri üzerinde yeniden inceleme yapması gerektiği- Borcun, iptali istenilen tasarruftan önce doğması gerektiği koşulu gerçekleşmediği gerekçesi ile davanın reddi halinde,  davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Dava dayanağı takip dosyasında İİK'nun 105. maddesinde belirtildiği şekilde borçlu ...’in ikamet adresinde yapılmış bir haciz bulunmadığı gibi İİK'nun 143. maddesinde belirtilen aciz belgesinin de sunulmadığı, bu durumda, davalı borçlunun aciz hali ispatlanmamış olduğundan davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
6111 sayılı yasa uygulaması gereği olarak borcun yeniden yapılandırılması işleminin, açılmış davaları durdurmayacağı ancak İdare’nin takdiri ile icra işlemlerinin yapılandırma sözleşmesi ihlal edilmediği sürece ertelenebileceği, hal böyle olunca davaya devam edilerek taraf delillerinin toplanması,borçlu ile davalı annesi arasındaki dava konusu tasarrufların 6183 sayılı yasanın, 27, 28, 29 ve 30.maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığının belirlenmesi, iptal koşulları oluştuğu takdirde dava konusu taşımazlar, davalı tarafından da dava dışı kişiye satılmış olduğundan davacı vekiline davalı 4.kişiyi davaya dahil edip etmeyeceği sorularak davaya dahil etmesi halinde 4. kişiye dava dilekçesi tebliği ile davaya katılımının sağlanması ve bildireceği delillerin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi, davalı 4.kişinin davaya dahil edilmemesi veya davaya dahil edilip de kötüniyetli olduğunun ispatlanamaması halinde davanın davalı yönünden anılan yasanın 31. maddesi gereğince bedele dönüştüğü gözönüne alınarak davalının dava konusu taşınmazları elden çıkardığı tarihteki gerçek bedelleri üzerinden tahsilde tekerrür olmayacak şekilde tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerekeceği- 6183 sayılı Yasa'nın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği-
İcra ve İflas Kanunu'nun 337/a maddesi yaptırıma bağlanan eylem, tacirin ticareti terk etmesi değil, 44. maddesine göre terk keyfiyetini 15 günlük süre içinde kayıtlı bulunduğu ticaret sicili memurluğuna bildirmemesi ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini içeren bir mal beyanında bulunmaması olup, ticaret şirketleri için ticareti terk değil, infisah ve tasfiye söz konusu olduğundan ve tasfiye sonrasında ticaret şirketine ait bir mal kalmayacağından, mal beyanında bulunulmasının da bir anlamının olmayacağı-
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde edeceği ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceği- Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı-
Dava konusu taşınmazın, davalı borçlunun ipotek borcu nedeniyle yapılan takip sonucunda dava dışı üçüncü kişiye satılmış olması halinde, mahkemece verilmiş olan tasarrufun iptaline ilişkin ilamın infaz kabiliyetinin kalmamış olacağı ve bu durumda İİK. 283/II kapsamında değerlendirme yapılması gerekeceği–

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.