Davalı 4. kişi yönünden İİK. mad. 280/1 kapsamında değerlendirme yapılarak onun kötüniyetli olduğu sonucuna varılması halinde dava konusu taşınmazın 1/4 hisse ile sınırlı olarak  satışının da iptaline; aksi halde yani davalı 4. kişinin kötüniyetli olduğu kabul edilmezse, hakkındaki davanın reddine, davalı üçüncü kişi hakkındaki davanın İİK. mad. 283/2 gereğince bedele dönüşmesi nedeniyle davacının dava konusu takip dosyalarındaki alacak ve ferileriyle sınırlı olarak dava konusu taşınmazı elden çıkardığı tarihteki değeri tutarında (borçludan 1/4 hisse alındığından) tazminatın davalı 3. kişiden tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiği-
E.ya ait bir hüküm içermeyen ilâmın (hakkında takip yapılan aleyhine verilmiş bir tahsil hükmü varmışcasına) icraya konulamayacağı–
Dava konusu gayrimenkulün kaydında ipotek kaydı bulunmasa; tapuda gösterilen değeri ile tasarruf tarihindeki gerçek değeri arasında misli aşan fark bulunmadığı, ancak taşınmaz üzerinde adı geçen banka lehine ipotek bulunduğundan, mahkemece edimler arasında aşırı bir oransızlık olup olmadığını belirlemek için dava konusu gayrimenkul kaydındaki ipotek borcunun ödenip ödenmediği, kim tarafından ödendiği, ipoteğin devam edip etmediği, hususlarında araştırma yapılmaksızın eksik incelemeye dayalı hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Tasarrufun iptali davalarında, davalılar arasında "zorunlu dava akadaşlığı" bulunduğu; bonolardaki "yetki koşulu"nun -yeni HMK'nun 17. maddesinde öngörülen koşullar çerçevesinde- geçerli olduğu–
Borçlunun yakın arkadaşının, "borçlu davalının mali durumunu ve alacaklılardan mal kaçırma kasdını bilebilecek" kişilerden olduğu–
Vasiyetçinin, vasiyetnamede kullandığı «dava hakkı» deyiminin «kat irtifakı» olarak algılanamayacağı-
Edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğu (İİK. mad. 278/III-2) ve bu durumda 3. kişinin iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceği- Borçlu ile annesi arasındaki tasarrufun bağışlama hükmünde sayıldığı ve iptale tabi olduğu (İİK. mad. 278/III-1)- Davalı üçüncü kişinin oğlu olan borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğu (İİK. mad. 280/I-II)-
İİK. mad. 284 gereğince tasarrufun iptali davasının batıl tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren beş yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerektiği-
Çeklerde vade olmayacağı kural ise de , uygulamada ticari yaşamda ileri bir tarihte keşide edilmiş gibi çek düzenlendiğinin, bu tip çeklerin yaygın olarak kullanıldığının görüldüğü, uygulamada ve öğretide bu gibi hallerde borcun ; vade, ibraz ya da takip tarihlerinden önce doğduğu iddiasının varlığı halinde, borcun gerçek doğum tarihinin tespitinin gerektiğinin kabul edildiği, somut olayda da vadeli çek verildiğinden ve davacı yan da borcun daha önce doğduğunu iddia ettiğinden kural olarak borcun gerçek doğum tarihinin araştırılmasının gerekmekeceği, bu yön dava şartı olup, temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın incelenmesi gerekeceği-
Davalı V. hakkında yapılan inceleme ve araştırmanın da hüküm kurmaya yeterli olmadığı- Hükmüne uyulan bozma ilamında V.' nin , Kınalıada gibi sınırlı sayıda konutun bulunduğu küçük bir yerde, taşınmaz satın alırken borçlunun içinde bulunduğu durumu ve borçlunun alacaklısından mal kaçırma niyeti ile hareket ettiğini, bilip bilemeyeceğinin açıklığa kavuşturulması gereğine işaret edilmiş olmasına rağmen bu konuda da hiçbir araştırma ve değerlendirme yapılmadığı- Davacı tanıklarından belirtilen hususlara yönelik beyanları sorulmadan, davalı V.L.'nin , Kınalıada’ da başkaca taşınmazı olup olmadığı, yakınlarının yaşayıp yaşamadığı gibi taşınmaz ve borçlu hakkında bilgi sahibi olmasına etki edecek unsurlar üzerinde durulmadan bu davalı hakkında eksik inceleme ile hüküm tesisinin isabetli olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.