Çekişmeli taşınmazın önceki çalışmaya konu edilmediği anlaşıldığından, ilan edilen orman kadastrosununda kesinleştiğinden söz edilemeyeceği, mahkemece, bozma kararı öncesinde olduğu gibi, taşınmazın fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile işaretli bölümün kesinleşen orman sınırı içinde kalması nedeniyle orman niteliği ile tesciline karar verilmişse de, taşınmazın kesinleşmiş bir orman sınırlamasına konu edilmediği kabul edilerek, orman sayılan yerlerden olup olmadığının eski tarihli resmi belgelere göre belirlenmesi gerektiği- Mahkemece yöreye ait en eski tarihli memleket haritası, bunun yapımına esas alınan hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında  uzman üç orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiğinin belirlenmesi; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumun saptanması; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan hükümler yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa da, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğunun düşünülmesi; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmesi; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dosyaya eklenmesi, kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, tüm belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri uygulamaya ve araştırmaya dayalı, krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınması, uygulamada komşu parsel tutanaklarından yararlanılması, komşu parsellerde açılmış aynı nitelikte bir dava olup olmadığı araştırılması gerektiği- 6099 s. K. 16. maddesi ile 3402 s. Kanuna eklenen 36/A. maddesi gereğince davalılar aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Alacak, tapu iptali ve tescili davası-
Aralarında bağlantı bulunması durumunda, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki mahkemelerde açılan davaların birleştirilmesinin ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebileceği; birinci davanın açıldığı mahkemenin birleştirme kararının kesinleşmesinden itibaren bununla bağlı olacağı-
Kira bedellerinin adına yatırıldığı banka hesaplarına ilişkin hesap ekstrelerinin getirtilerek ödemelerin netleşmesi gerektiğine değinen bozma ilamına uyulduğu halde hesap ekstrelerinin hepsinin getirtilmediği gibi bilirkişi incelemesinde de bu hususların gözetilmediği, kiraya verilen yer konut olduğu halde konut için yapılan ödemelerin ayırt edilmediği, hesapta belirtilmediği ,ayrıca faize itiraz olduğu halde faiz hesabı da yapılmadığı anlaşıldığından kararın bozulması gerektiği-
Tapu iptali ve tescil davası-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının 01.03.2000-31.12.2009 tarihleri arasında davalılar nezdinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespiti istemi ilişkin eldeki davada mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olup olmadığı-
Aynı alacak ile ilgili daha önce icra takibi başlatıldığı, itiraz üzerine  açılan davada verilen  itirazın iptali kararı ile takibin kesinleştiği, ortada kesinleşmiş bir karar varsa yeniden aynı konuda dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığı, davacının itirazın iptali kararını  ilgili İcra Müdürlüğü'ne sunarak haciz talep etmesinin mümkün olduğu, davacı vekillerinin beyanlarında çelişkiler bulunduğu, derdest icra takibine ilişkin dosyanın hangi nedenle imha edildiği, bu konuda ilgili İcra Müdürlüğünden dosyanın yenilenerek işleme konulması, dosya kaybolmuşsa yeniden ihyası ve kesinleşmiş karar ve icra takibi gereğince borçluların malları üzerine haciz uygulanması hususunda talepte bulunup bulunulmadığına ilişkin bir açıklama getirilmeden, yeniden kısmi dava açılarak, bu davada ihtiyati haciz talep edilmesinde hukuki yarar bulunmadığı-
17. HD. 25.12.2018 T. E: 4936, K: 12728-
Kamuya ait mera, yaylak, kışlak, genel harman yeri, orman, aktif dere yatağı niteliğindeki taşınmazların özel mülkiyete konu olamayacakları, bu taşınmazların zilyetlikle edinilemeyecekleri, bu nedenle de bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde meydana getirilen muhdesatlara hukuki değer verilemeyeceği-
Muvazaaya dayalı davalarda, davacının icra takibine geçmesine ve aciz belgesi almasına gerek bulunmadığı- TBK.m. 19'a dayalı tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için, davacının alacağının gerçek olması, iptali istenen tasarrufun, takip konusu borçtan sonra yapılmış olması gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.