Mirasbırakan, 4721 sayılı TMK'nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra ölmüşse, ölüme bağlı tassarruf, 01.01.2002 tarihinden önce yapılmış olsa bile şekli anlamda geçerliliğin, miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirleneceği- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; hangi ortamda, ne tür teknik cihazlar kullanılarak inceleme yapılıp sonuca varıldığı açıklanmamışsa, ulaşılan sonucun maddi dayanakları denetime elverişli şekilde ortaya konulmamış olacağından bu nitelikteki bir bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulamayacağı-
Senette yapılan tahrifatın aynı cins mürekkepli kalemle yapılmış olmasının tahrifat olgusunu ortadan kaldırmayacağı; tahrifatsız keşide tarihinin vade tarihinden sonraya ilişkin olması halinde, takibe konu senedin kambiyo senedi niteliğinde bulunmayacağı-
Uyuşmazlık; kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte borçlu tarafından imzaya itiraz edildiği somut olayda, Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı ve Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen raporlarda imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı yönünde daha ileri bir tespite gidilemediğinin bildirilmesi karşısında, grafoloji konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ve imzanın borçlunun eli ürünü olduğunu belirten 09.12.2019 tarihli raporun hükme esas alıp alınamayacağı, buradan varılacak sonuca göre imzaya itirazın reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır..
İbranamenin miktar hanesine "0" rakamının sonradan eklenip eklenmediği hususuna ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi, belgede tahrifat yapıldığını gösterir nitelikte bulgu saptanamadığı, yazı ve rakamların aynı zamanda mı yoksa farklı zamanlarda mı yazıldıkları hususunda ise mürekkeplerde yazı yaş tayinine yarayan bilimsel herhangi bir yöntem bulunmadığından tespite gidilemediğinin bildirildiği- Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan raporlarla uyuşmazlık konusunun irdelenerek sahtecilik iddiasının çözüme kavuşturulmuş olduğu konusunda duraksama bulunmadığı; hal böyle olunca, Yerel Mahkemenin yeniden bilirkişi raporu alınmasına gerek olmadığını kabul eden direnme kararının yerinde olduğu-
İmza incelemesi yapılan belge bono olduğu, noter senetlerindeki imzayla bonoda borçlu şirketin temsilcisine atfen atılı bulunan imzanın aynı el ürünü olması senette bulunan imzanın şirket temsilcisine ait olması sonucunu doğurmayacağı, takibe konu bonoda borçlu şirkete atfen atılı bulunan imzaların borçlu şirket temsilcilerine ait olduğu bilirkişi raporları ile ispatlanamadığı-
Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı delil olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler kanunda belirtilen miktardan az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamayacağı- HUMK'un 293. maddesinde de öngörülen şahit dinlenebilecek hallerin senet verilen olaylarda uygulanamayacağı- Açığa senet düzenlenmesi mümkün olup bu şekilde düzenlenen senetlerin sonradan anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasında bulunan tarafın bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekeceği, kaldı ki, yapılan ödemelerin de senetlerin tanzim tarihinden önceki tarihli olduğunun dosya içeriği ile sabit olduğu, kabul biçimi itibariyle de, davacı tarafından harcı tamamlanan toplam dava değeri dikkate alınmadan karar ve ilam harcına hükmedilmesinin de doğru olmadığı-
Senedin alacak miktarını belirten kısmında -yazı ve rakamlar eklenerek- «aynı el tarafından» tahrifat yapıldığının anlaşılması halinde, bu değişikliğin «borçlu tarafından» yapılıp yapılmadığının -borçlunun, senedin tanzim tarihinden önceki ve sonraki döneme ait yazı ve rakam örnekleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak- araştırılması gerekeceği–
Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlemesi şart olup, hazırlanan bilirkişi raporu hükme esas alınamayacak nitelikte olduğundan mahkemece davalıya ait olduğu usulünce tespit edilen mukayese imzaları esas alınmak suretiyle inkar edilen belgedeki imzanın davalı şirket yetkilisi eli ürünü olup olmadığının yeniden bilirkişi rapor alınmak suretiyle belirlenmesinin gerekeceği-
Keşide tarihindeki kooperatif yönetim kurulunu oluşturan üç kişiden kooperatifi ilzam edecek en az iki imza olması gerektiği halde, kooperatifin yönetim kurulu üyelerinden ikisinin "imza benim değil" şeklindeki beyanları yeterli görülerek bilirkişi incelemesi yaptırılmadan menfi tespit davanın kabulüne karar verilemeyeceği, mahkemece grafolojik inceleme yaptırılması gerektiği-
İlk Derece Mahkemesince alınan 21.04.2022 tarihli bilirkişi raporunda incelemenin laboratuvar ortamında yapılıp yapılmadığı, hangi aletler ve yöntemlerin kullanıldığının belirtilmediği bu haliyle bilirkişi raporunun Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.05.2001 gün 2001/12-436 E.,2001/467 K. ve 06.06.2001 tarih ve 2001/12-466 E., 2001/483 K. sayılı kararlarında açıklanan kıstaslara uygun olmadığı ve bu rapora borçlu tarafından yasal süresi içerisinde itiraz edildiği de görülmekle uyuşmazlığa çözüm getirecek nitelikte bulunmayan bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisinin ve borçlunun istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddinin isabetsiz olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.