Bu itibarla, bonolarla birlikte belgelerin yazıcıdan çıktısının alınması esnasında belge üzerinde önceden imza varsa bu imza üzerinde oluşabilecek toner/kartuş izinden hareketle, belgenin metin kısmının bilgisayarda hazırlanıp yazıcıdan çıktısı alındıktan sonra mı imzalandığı, yoksa bos kâğıda önceden atılan imzanın üst kısmındaki boşluğa denk gelecek şekilde bilgisayardan yazının metin kısmı hazırlandıktan sonra mı yazıcıdan çıktı alındığı-Taraflar arasında daha önceden imzalanan ibraname isimli belgelerdeki davacı ad, soyad, T.C. no, adres yazılı kısım ile bonolardaki yazıların benzer olması nedeniyle, daha önceden imzalanan ibraname isimli belgelerdeki imzalardan yararlanılarak bonoların tanzim edilip edilmediği-Raporlar arasındaki mübayenetin nereden kaynaklandığı hususlarında Üniversite Grafoloji Bölümü, Polis, Jandarma Kriminal Labaratuar Daire Başkanlığı gibi yerlerden rapor alınarak, bonoların tanzim edilmesinde sahte veya şüpheli bir durum olup olmadığı tespit edilerek, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Mahkemece, alacaklı tarafından yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması talep edildiğine göre; ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralı nazara alınarak, grafoloji ve yazı bilimi dalında uzman bilirkişi veya bilirkişiler kurulu aracılığı ile yeniden inceleme yaptırılarak oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekeceği-
Mahkemece grafoloji dalında uzman bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; cirodaki imzanın borçlunun eli ürünü olduğunun tespit edildiği, itiraz üzerine, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesince düzenlenen bilirkişiler tarafından birlikte düzenlenen raporlarda ise, imzanın borçluya aidiyeti konusunda herhangi bir saptama yapılamasa da diğer raporlarla ilk raporun aksinin ispat edilemediği, mahkemece, borçlunun diğer itirazlarının değerlendirilerek sonuca gidileceği-
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda “senetteki imzanın borçlunun elinden çıktığının kabulü mümkün görülmemiştir “şeklinde görüş sunulmuşsa da, mukayeseye esas alınan belgelerin tamamının senedin tanzim tarihinden sonrasına ilişkin belgeler olduğu, bu nedenle bilirkişi raporunun Yargıtay denetimine elverişli olmadığı- Alacaklının bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi değerlendirilerek dilekçesinde belirttiği belgeler toplanıp yeniden rapor aldırılarak sonuca gidilmesi gerektiği-
Senetteki tahrifat (sahtelik) iddiasının, mutlaka senet aslı üzerinden bilirkişilere incelettirilebileceğini, senet fotokopisi üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılamayacağını–
Borçlunun sahtelik nedenine dayalı olarak açtığı menfi tespit davası, İİK. mad. 72 kapsamında bir dava olduğundan, anılan maddedeki usule göre mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı ile icra takibinin durdurulabileceği- Sahtelik nedeniyle açılan menfi tespit davası gibi, cumhuriyet savcılığına aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan davanın da kendiliğinden icra takibini durdurmayacağı ve bekletici mesele yapılamayacağı- Cumhuriyet savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilirse icra takibinin durdurulabileceği- Takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesinin HMK'nun 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağı, bu hüküm, genel mahkemelerde açılan davalarda, senedin delil olarak kullanılamayacağını öngördüğü, icra takibine etkisinin olmadığı-
Noterlik Kanun'u noterlerin sorumluluğu düzenlenmiş olup bu sorumluluğun, kusursuz sorumluluk olduğu ve noterin çalışanının yaptığı işlemden de sorumlu olacağı bu nedenle adam çalıştıranın sorumluluğu hükümlerinin uygulanmayacağı- Belge veya kimliğin ilk bakışta sahte olup olmadığı veya kimlikte şekli anlamda var olması gereken bir bilginin olmaması yahut olmaması gereken bir ibarenin bulunmasının noter veya çalışan tarafından dikkat edilmesi gereken hususlardan olduğu, noter veya çalışanının gerekli özeni göstermemesinin özen yükümlülüğünün ihlali sayılacağı-
Babalık davasının kabul edilebilmesi için öncelikle ana ile baba olduğu ileri sürülen kişi arasındaki cinsel ilişkinin, küçüğün ana rahmine düştüğü dönemi kapsaması gerektiği–
Kartal 1. Asliye Ceza Mahkemesince 2002/302 E. Sayılı ceza dosyasında yapılan yargılamada alınan Adli Tıp Fizik Grafoloji İhtisas Dairesi raporunda 6 adet senet üzerindeki imzaların davacının eli ürünü olduğunun tespit edildiği, davacı hakkında anılan Ceza Mahkemesince verilen beraat kararının temyizen incelendiği Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 05/11/2010 tarihli kararı ile sanık hakkında açılan kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeni ile ortadan kaldırılmasına karar verilmiş ise de davacının takibe konu bonolardaki imzanın kendisine ait olmadığı yönündeki savunmasının aksi ortaya çıktığından imzaların davacıya ait olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Sahte teminat mektubu nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan dava sonucunda mahkemece davacının olayda %25, davalı bankanın %75 oranında kusurlu bulunduğu kabul edilerek karar verilmiştir. Son bilirkişi raporunda davacı şirketin bankaya yazılı olarak müracaat etmemesi ve yazılı teyit almaması nedeniyle kusurlu olduğu, davalı bankanın da sahte teminat mektubunda iğfal kabiliyeti olsa bile bankanın BK.’ nun 101. maddesi uyarınca daha dikkatli ve özenli olması gerektiği, bu nedenle kusurlu olduğu belirtilmiştir. Görüldüğü gibi olayda her iki tarafında kusurlu olduğu, birinin kusurunun diğerinin kusurundan daha fazla olduğunu gösterir bir hal olmadığı gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.