Mahkemece takip kesinleştikten sonra, borçlunun ölüm tarihinden önce haciz konulduğundan alacaklının şikayetinin kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Avukatlık Yasası ve gerekse de yasaya dayalı olarak hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde yer alan düzenlemelerin; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun, davanın taraflarına ve hükmün kimlere yönelik olarak kurulacağına ilişkin hükümlerini kaldırıcı veya değiştirici nitelikte olmadığı, aksine, hükmün ve ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin -ve bu bağlamda vekalet ücretinin- davanın tarafları hakkında kurulması gerekeceği, Avukatlık Yasası’ndaki, “vekalet ücreti avukata aittir” biçimindeki düzenlemenin hükmü kuran mahkemeye değil, vekil ile vekil edene yönelik bir kural olduğu, bu yorum ve varılan sonucun aynı maddedeki “bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez” biçimindeki düzenleme ile de doğrulandığı,bu nedenlerle, taraf sıfatı bulunmayan vekil yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağı-
Takip hukukunda, asıl olan borcun ödenmesi olup, borçlunun mutlaka meskeniyet şikayetinde bulunduğu yerde veya o yere yakın bir yerde meskeninin bulunmasının zorunlu olmadığı; bu nedenle borçlunun daha mütevazi niteliklere sahip yerlerde haline münasip meskeni edinebileceği miktarın belirlenmemesinin doğru görülmeyeceği-
Borçlunun hacizden önceki bir dönemde “haczi mümkün olmayan bir mal veya hakkının haczedilebileceğine” dair, alacaklı ile yapmış olduğu anlaşmanın geçerli olmayacağı-
Borçlu Üniversitenin malları İİK'nun 82/1-1. maddesine göre devlet malı niteliğinde olduğundan haczedilemeyeceği-
Şikayete konu icra takip dosyasına, haciz konulan Banka hesabından şikayet tarihinden sonra para gönderildiğinin, alacaklılara ödendiğinin ve alacaklı vekilinin hacizlerin kaldırılması talebi üzerine İcra Müdürlüğü'nce ilgili bankaya haczin kaldırılmasına dair yazı yazıldığının anlaşıldığı, haciz nedeniyle hesaptan gelen paranın ödenmesinin haczedilmezlik şikayetinin esasının incelenmesine engel olmadığı-
Ödendiği halde halen tapu sicilinde var gözüken ipoteğin, haczedilmezlik şikayetinde bulunulmasına engel teşkil etmeyeceği–
Ek ödeme, maaş gibi İİK’nun 83. maddesi çerçevesinde kısmen haczedilebileceğinden, ek ödemenin 1/4’ü dışında kalan kısmı üzerindeki "haczin kaldırılmasına" karar verilmesi gerektiği- Borçlu "bloke konulan banka hesabının maaş hesabı olduğunu ve bu hesap üzerine bloke konulduğundan maaşının tamamını alamadığını" belirterek maaş hesabı üzerindeki blokenin kaldırılmasını da şikayet konusu yaptığından, icra mahkemesince hesabın maaş hesabı olduğunun tespit edilmesi halinde, icra müdürlüğünce daha evvdelden borçlunun maaşının 1/4 üne haciz konulmasına ilişkin karar verildiği görülmekle, banka hesabındaki maaşın 1/4 ünü aşan kısmı üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Muhtarlara verilen ödeneğin haczedilmez olduğunu belirleyen bir yasal düzenleme bulunmadığı-
Sermaye şirketlerinde alacaklıların, alacaklarını, o ortağa düşen kâr veya tasfiye payından almak yanında, borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebileceği- Haczin, istek üzerine, pay defterine işleneceği- TTK'da yapılan bu değişiklik ile sermaye şirketi olan limited şirketlerde ortaklardan birinin kişisel alacaklısına, 6762 sayılı TTK'nun 145. maddesinin aksine, ortağın ortaklık payının haczini ve paraya çevrilmesini isteme hakkı tanıdığı, ancak bunların dışında 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 133. maddesinde limited şirket ortağının şahsi borçları nedeniyle alacaklının limited şirketin fesih ve tasfiyesini isteme hakkı düzenlenmediği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.