Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceği- Evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda kocasına ve onun ailesine sürekli hakaret eden ve kocanın annesini döven, evden dışarı atan kadının kusuruna karşılık, eşine şiddet uygulayıp evden kovan ve başka bir kadını eve getirip birlikte yaşayan koca daha ziyade kusurlu olup, tazminat isteyen kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı- Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davacı-davalı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesinin gerektiği-
Davalı erkeğe kusur olarak yüklenen sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı vakıasının, güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu; güven sarsıcı davranış vakıasından sonra evlilik birliğinin uzunca bir süre daha devam etmesi sebebiyle kadın tarafından affedildiğinin kabulü gerekeceğinden davalı erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceğinin tabii olduğu, ancak davalı erkeğin mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlarına göre dahi boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen manevi tazminatın çok olduğu-
HGK. 08.10.2019 T. E: 4-203 , K: 1002-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, o halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. md.4 BK. md. 42,43,44,49) dikkate alınarak davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Boşanma istemli davada, hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusur bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurması, bu ilkeler gözetildiğinde davalı kadın yararına takdir edilen manevi tazminat miktarı orantısız ve çok olduğundan, daha uygun miktarda tazminat takdiri gerektiği-
Karşılıklı Boşanma
Dava konusu yayın, davacıların davalılara yönelik ithamları üzerine yapılmış olup, davacıların davranışı nedeniyle yapılan yayın da bir cevap niteliğinde olduğundan yayın habercilik ilkelerine uygun olup eleştiri niteliği bulunduğu ve yayına davacıların eylemi ile neden olduklarının kabulü ile hukuka aykırılık içermediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kadının, başka bir kişiyle duygusal ilişki içinde olduğu sabit ise ve erkeğin akrabasının, kadına karşı gerçekleştirdiği yaralama eylemine erkeğin sessiz kaldığı görülüyorsa kadının daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerektiği- Erkek, her ne kadar akrabasının kadına karşı gerçekleştirdiği yaralama eylemine sessiz kalmış, bu durumda kadını savunmamışsa da kadının başka kimse ile duygusal ilişki içerisinde olmasının erkeğin haklarına saldırı olduğu-
Dava kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkin olup,tazminat hukuku ilkeleri gereğince, haksız eylemden kaynaklanan zararın ödetilmesi amacıyla açılan davalarda, istek bulunması durumunda, kabul edilecek tazminata olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekeceği, dosyadaki bilgi ve belgelere ile ceza mahkemesi dosya içeriğine göre olay tarihinin 10/11/2010 olduğu anlaşıldığı, birleşen dosya davacısı dava dilekçesinde, hükmedilecek tazminata olay tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini talep etmiş olduğu halde, mahkemece faizle ilgili bir karar verilmemiş olmasının usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bu nedenle bozulması gerekirse de; belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekeceği-
Boşanma davası devam ederken kesinleşen yabancı mahkeme boşanma kararının, tanıma kararı ile kesinleştiği andan itibaren kesin hüküm ifade edeceği; tedbir nafakasına ise boşanma veya ayrılık davasının de­vamı süresince hükmolunabileceği; evliliğin sona ermesinden sonra tedbir nafakasına hükmedilemeyeceği; tarafların yabancı mahkeme kararı ile boşandıkları dikkate alınarak, davacı yararına dava tarihinden bu tarihe kadar geçerli olacak şekilde tedbir nafa­kasına hükmedilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.