Karşılıklı Boşanma
Dava konusu yayın, davacıların davalılara yönelik ithamları üzerine yapılmış olup, davacıların davranışı nedeniyle yapılan yayın da bir cevap niteliğinde olduğundan yayın habercilik ilkelerine uygun olup eleştiri niteliği bulunduğu ve yayına davacıların eylemi ile neden olduklarının kabulü ile hukuka aykırılık içermediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kadının, başka bir kişiyle duygusal ilişki içinde olduğu sabit ise ve erkeğin akrabasının, kadına karşı gerçekleştirdiği yaralama eylemine erkeğin sessiz kaldığı görülüyorsa kadının daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerektiği- Erkek, her ne kadar akrabasının kadına karşı gerçekleştirdiği yaralama eylemine sessiz kalmış, bu durumda kadını savunmamışsa da kadının başka kimse ile duygusal ilişki içerisinde olmasının erkeğin haklarına saldırı olduğu-
Dava kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkin olup,tazminat hukuku ilkeleri gereğince, haksız eylemden kaynaklanan zararın ödetilmesi amacıyla açılan davalarda, istek bulunması durumunda, kabul edilecek tazminata olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekeceği, dosyadaki bilgi ve belgelere ile ceza mahkemesi dosya içeriğine göre olay tarihinin 10/11/2010 olduğu anlaşıldığı, birleşen dosya davacısı dava dilekçesinde, hükmedilecek tazminata olay tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini talep etmiş olduğu halde, mahkemece faizle ilgili bir karar verilmemiş olmasının usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bu nedenle bozulması gerekirse de; belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekeceği-
Boşanma davası devam ederken kesinleşen yabancı mahkeme boşanma kararının, tanıma kararı ile kesinleştiği andan itibaren kesin hüküm ifade edeceği; tedbir nafakasına ise boşanma veya ayrılık davasının de­vamı süresince hükmolunabileceği; evliliğin sona ermesinden sonra tedbir nafakasına hükmedilemeyeceği; tarafların yabancı mahkeme kararı ile boşandıkları dikkate alınarak, davacı yararına dava tarihinden bu tarihe kadar geçerli olacak şekilde tedbir nafa­kasına hükmedilmesi gerekeceği-
Davacıya isnat edilen hakaret ve görevi ihmal suçlarının yasal unsurlarının oluşması halinde davalıların eylemleri TCK'nun 285. maddesinde düzenlenen iftira suçun oluşturacağından Borçlar Yasası'nın 60. maddesinin yollaması ile TCK'nun 102. maddesi gözetildiğinde zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu-
Davacıların kızı ve kardeşi olan ölenin balkondan düşerek ölüm haberi verilirken, aynı şahsın ölümü tarihinden yaklaşık 2 yıl önceki denize çıplak girme görüntülerinin de birlikte habere konu edilmesinin davacıların onuruna, kişilik haklarına saldırı niteliğinde olacağı-
2. HD. 03.05.2018 T. E: 2016/15692, K: 6039-
Davalının davacılar hakkında görevi kötüye kullanma şüphesi ile şikayetçi olduğu, davalının şikayetine istinaden yapılan soruşturma neticesinde şikayetin yasal şartları taşımadığı değerlendirilerek işleme konulmamasına karar verildiği, davalı hakkında da, görevli memura direnme ve iftira eylemleri nedeniyle kamu davası açıldığı, üzerine atılı suçun şartlarının oluşmaması nedeniyle beraatine karar verildiği ve kararın Yargıtayca onandığı anlaşıldığına göre, davalının vermiş olduğu şikayet dilekçesi de bir bütün olarak değerlendirildiğinde hak arama özgürlüğü sınırlarının aşılmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.