Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmakta olup, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. md.4 TBK. md. 50, 51, 52, 58) dikkate alınarak davacı yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Davanın yargılaması sırasında dinlenen tanıklar, adliye asansör ve otoparkından avukatların yararlandırılmadığını ifade etmiş olduklarından; bu beyanlara göre; şikâyeti haklı kılacak emare ve olguların varlığının kabulü gerekeceği-
Yayın haber niteliği taşımakla birlikte içeriğinde gerçeğe aykırı bilgiler bulunduğundan davacının kişilik haklarına saldırı mevcut olduğu-
Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının daha ağır kusurlu olmadığının, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığının, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinin anlaşıldığı, o halde, davalı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken isteğin reddinin doğru görülmediği-
Davalı kocanın, eşinin, dava dilekçesinde yer alan ifadeleri nedeniyle kişilik haklarına saldırıda bulunduğuna dair manevi tazminat isteminin, boşanma davasının eki niteliğinde olmayıp, BK. 49 kapsamında olduğu-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen manevi tazminat fazla olup hakkaniyet ilkesi ve erkek yararına usuli kazanılmış hak ilkesi gereğince daha uygun miktara hükmedilmesi gerektiği-
Dava konusu yazıda, davacının eski görev yerine iade işlemi dile getirilirken;davacı hakkında olumsuz bilgiler bulunan ve bu sebeple Başbakanlıktaki görevinden uzaklaştırılan bir kimse olarak tanıtılmak istenmiş; bu haliyle yayında , özle biçim arasındaki denge aşıldığından amacı aşan, konu ile ifade arasında düşünsel bağ bulunmayan davaya konu haberin hukuka uygun sayılmasına olanak bulunmadığından; mahkemece davacı yararına manevi tazminata hükmedilmesinin gerekeceği-
Karşılıklı Boşanma
Yerel Mahkemenin gerek Özel Dairece bozulan 28.1.2003 günlü ilk kararındaki ve gerekse Hukuk Genel Kurulu'nun bozmasına konu olan 17.3.2004 günlü önceki direnme kararındaki hüküm fıkralarının, temyize konu 14.6.2005 günlü kararın hüküm fıkrasıyla tamamen farklı içerikte bulunmaları karşısında, temyiz incelemesine konu Yerel Mahkeme kararı gerçekte bir direnme kararı niteliğinde olmayıp, Hukuk Genel Kurulu'nun usule ilişkin bozma ilamına uygun şekilde oluşturulmuş, yeni bir hüküm niteliğinde olduğundan, bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kurulu'na değil, Özel Daireye ait olacağı-
Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişinin salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamayacağı, bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olmasının da zorunlu olmayacağı, şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığının yeterli olacağı, bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğunun kabul edilmesi gerekeceği, aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılması gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.