Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak yoksulluk nafakasına takdir edileceği- Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuğun ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası az olduğundan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerektiği- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminatlar az olduğundan, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak maddi tazminat takdir edileceği-
Karşılıklı Boşanma - Ziynet Alacağı
Yerel mahkemece maddi ve manevi tazminat yönünden bozma ilamına uyulduğu ancak nafaka yönünden önceki kararında direndiğini açıklamakla birlikte, bozma ilamından sonra yapılan keşif ile davalı adına kayıtlı dükkanın değeri ve kira gelirini belirlediği ve bu miktarların göz önünde tutularak direnme kararı verildiği; direnme hükmü sırasında yeni belirlenen değerler dikkate alındığına göre nafaka yönünden direnme kararının değil yeni bir hükmün söz konusu olduğu-
Davalıların birden çok gazeteye yansıyan beyanlarına göre haber yaptıklarından, basın özgürlüğü çerçevesinde kamu yararı da esas alındığında, davalıların davacının kişilik haklarına saldırıda bulunmadığı- Ergenekon Davası'' olarak bilinen davada davacı ile ilgili olarak dava açıldığı, dosyadaki konuya ilişkin bölümlerin olup olmadığı araştırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu yazıda, basının haber verme, eleştiri yapma sınırlan aşılarak, olayla hiç ilgisi olmayan doğrudan davacının şahsını hedef alan, onun kişisel özelliklerini aşağılayıcı, akli dengesi olmayan birisi şeklinde yanlış anlamaya yol açan ve anlatılmak istenen konunun amacına uygun düşmeyen "tedaviye muhtaç" ifadelerine yer verildiğinden davacının kişilik haklarına hukuka aykırı biçimde zarar verildiği-
Davacının isteminin açıkça davalının haksız fiiline dayandığı, bu nedenle uyuşmazlığın avukatlık sözleşmesinden ve ücretinden kaynaklanmadığı, davanın çözümünde avukatlık yasasında tanımlanan avukatlık sözleşmesine ve ücretine ilişkin kuralların uygulanmayacağı, aksine borçlar hukukunun konuya ilişkin genel hükümlerinin uygulanması gerekeceği, bunun da yargı yetkisine sahip genel mahkemelerin görev alanı içerisinde olup, görevi yasa ile sınırlı olarak belirlenen hakem yoluyla çözümlenemeyeceği-
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimseye verilecek manevi tazminat miktarında tarafların işgal ettikleri makamın, diğer sosyal ve ekonomik durumlarının dikkate alınacağı, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için yeterli olması gerektiği-
Dava konusu olayda davalının demeci ve gazetedeki yazı, eleştiri düzeyinde kalmamış, iddialar eleştirinin ötesinde isnad ve itham boyutuna ulaşmış olduğundan davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığının kabulü ile uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesinin gerekeceği-
Baroya verdiği savunma yazısında kendisini şikayet eden davacı için «hasta olduğu, tatmin edilemez bir yapıda bulunduğu» şeklinde sözler kullanan avukatın savunma sınırlarını aşmış sayılacağı ve davacının kişilik haklarına saldırıda bulunduğunun kabul edileceği–
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat çok olup, daha uygun miktarda maddi - manevi tazminat takdiri gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.