İlamın infaz edilecek kısmı yorum yoluyla belirlenemeyeceği- İlk derece mahkemesince kurulan hükümde; "Davacının davasının kabulü ile takibin davacı yönünden kısmen iptaline ve icra emrinde davacının sorumlu olacağı alacak miktarlarının ... bilirkişi raporuna göre düzeltilmesine ve takibin davacı yönünden bu miktarlar üzerinden devamına, bilirkişi raporunun karara eklenmesine" şeklinde hüküm kurulduğu, anılan ilamın hüküm kısmının, bu haliyle şüphe ve tereddüte yer vermeyecek biçimde açık ve infaza elverişli olmadığı-
İİK.’nun 4. maddesi gereğince takip hangi icra dairesinde başlamış ise, bu takiple ilgili itiraz ve şikayetlerin, takibin yapıldığı yer icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemesince çözümleneceği; bu hususun kamu düzenine ilişkin “kesin yetki” niteliğinde olduğu ve icra mahkemesince “doğrudan doğruya” gözetileceği-
İpotek borçlusu ve kredi sözleşmesinde kefile çıkartılan ihtarname, şikayetçinin ipotek akit tablosu ve kredi sözleşmesindeki adresine tebliğe çıkarılmamış olduğundan, yöntemine uygun hesap kat ihtarı tebliği bulunmadığı ve borçluya icra emri gönderilmek suretiyle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılmasının mümkün olmadığı, bu durumda, ipotek borçlusu ve kredi sözleşmesinin kefiline gönderilen icra emrinin iptali ile yetinilmesi gerekirken, takibin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu-
İcra emri üzerine, borca itirazlarını dilekçesinde belirten borçlunun, sonuç kısmında «icra emrinin iptalini» istemiş olmasına, yaptığı başvurunun «şikâyet» olarak değerlendirilmesini gerektirmeyeceği, borçlunun asıl isteğinin «borca itiraz» (ve dolayısıyla «takibin iptali») olduğu gözönüne alınarak karar verilmesi gerekeceği–
İcra emrinin tebliği üzerine İİK'nun 16. maddesine göre şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurulması halinde, mahkemece, TBK'nun 581. ve devamı maddeleri kapsamında icra kefalet işleminin İİK'nun 38. maddesi uyarınca ilamlı icra takibine konu edilip edilmeyeceği değerlendirilerek, ilamlı takibe konu edilemeyeceğinin belirlenmesi halinde, kefaletin geçersizliğine değil, bu kefalete dayalı olarak gönderilen icra emrinin ve varsa icra kefili sıfatı ile yapılan işlemlerin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Borçluya muacceliyet ihtarının tebliğ edilmediğine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesi isabetli olmakla birlikte icra emrinin iptali ile yetinilmesi gerekirken anılan karar ile ............. İcra Müdürlüğünün ................... Esas sayılı dosyasındaki takibin iptaline karar verilmesi bozmayı gerektirir ise de; anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
"Ana para ipoteği"nin (kesin ipoteğin) MK. 875'de belirtilen hususları -yani; "ana para", "takip giderleri" ile "vade tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek faizleri" kapsayacağı–
Askeri Yüksek İdare Mahkemeleri'nin, 1602 sayılı Kanun hükümlerine göre kurulmuş ve yargılama yapan mahkemeler olup, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulune göre yargılama yapan mahkemeler olmadığı, her mahkemenin kendi özel Kanunu'na göre yargılama yapacağı ve karar vereceği, bu nedenle takip konusu Ankara Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Dairesi kararının icrasında 2577 sayılı İYUK'nun 28. maddesinin uygulanamayacağı-
İcra kefilliğinin iptalinin genel mahkemede yargılamayı gerektirdiği- İcra kefaletine ilişkin tutanağın TBK 583 ve 584 şartlarında düzenlenmemesi halinde, icra emrinin iptaline ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Alacaklılar tek vekille birlikte takip başlatmış olup, takipte talep edilen miktarın ödenmesi ile borçlu borcundan kurtulacağından, hangi alacaklıya ne kadar ödeme yapılacağı tahsilden sonra alacaklıların iç ilişkisi olup, sonuca etkili olmayacağı; icra emrinde hesap numarasının bildirilmemesinin de sonradan ikmali mümkün bir eksiklik olup icra emrinin iptalini gerektirmeyeceği düşünülerek bu yönlerden de şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.