3.kişinin İİK'nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına-
Davalının sunduğu belgelerden davaya konu hacizlerin kaldırıldığı, bu itibarla davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla; mahkemece, konusuz kalan davaya ilişkin olarak karar verilmesine yer olmadığına, istihkak davasındaki haklılık durumuna göre vekalet ücreti ve yargılama gideri taktirine karar vermek gerektiği-
Hangi adreste yapılan hacze konu mahcuzların dava konusu olduğu yargılama esnasında açıklığa kavuşturulmadığı gibi mahkemece talep konusu olmayan ............. tarihli hacizle ilgili karar verildiği görüldüğünden; mahkemece, 6100 sayılı HMK'nun “Hakimin Davayı Aydınlatma Ödevi” başlıklı 31. maddesi uyarınca, davacının talebi açıklattırılarak, hangi adreste ve hangi tarihte yapılan haczin dava konusu edildiğinin netleştirilmesi, haczin yapıldığı adresin net olmaması halinde gerektiğinde yerinde yapılacak inceleme ile hacze katılan icra memurunun tanıklığı ile adresin belirlenmesi ondan sonra İİK’nın 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin kimin yararına olduğunun tespiti ve sunulan delillerin de buna göre değerlendirilmesi ve dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İstihkak davasının mal üzerindeki cebri icranın caiz olup olmadığının belirlenmesi amacına yönelmiş bir dava olarak ortaya çıkması ve İİK. nun 97/18 maddesi uyarınca süratle ve diğer davalardan önce karara bağlanmasının gerekmesi birlikte değerlendirildiğinde, takip dayanağı belge ile ilgili olarak görülmekte olan sahtecilik davasının bekletici mesele yapılmasının gerekmediğinin kabulü gerekeceği, öte yandan,dava konusu haczin borçlunun işçisinin huzurunda yapıldığının, bu hacizden önce ......... tarihinde yapılan haciz esnasında borçlunun hazır olduğunun anlaşıldığı, bu koşullarda İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekeceği-
İstihkak davalarının İİK’nun 97/11. maddesi uyarınca genel hükümler dâhilinde basit yargılama usulüne tabi oldukları, davanın esastan reddine karar verildiğine göre dava değeri üzerinden karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanacak nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin gerekeceği, istihkak davalarında dava değerinin ise hacizli malın kıymeti ile alacak miktarından hangisi az ise ona göre tayin edileceği-
Dava konusu haczin, icra takibine konu faturalarda da geçen borçlunun önceki faaliyet adresinde yapıldığı ve üçüncü kişi şirketin borcun doğumundan sonra aynı alanda faaliyet göstermek üzere kurularak kurucu ortaklarının bir kısmı borçlunun ortağı ve yetkilisi olan kimse ile yakın akraba olduğu olayda, İİK. mad. 97/a gereğince mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekeceği, icra müdürünün sehven İİK. mad. 99’u uygulamasının da ispat yükünün yer değiştirmesi sonucunu doğurmayacağı- Mahkemece üçüncü kişi şirketin alacaklıdan mal kaçırmak için muvazaalı olarak kurulduğu ya da İİK. mad. 44. ile 6098 s. TBK. mad. 202’nin (818 s. BK. mad. 179’un) uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının tespiti için, borçlu ve üçüncü kişi şirketlerin ticaret sicil ve vergi kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırarak, üçüncü kişinin, borçlunun envanterinde kayıtlı eşyaları devralıp devralmadığı, borçlunun işçileri ile faaliyetini sürdürüp sürmediği vb. hususları araştırılması gerekeceği, muvazaanın ya da işletme devrinin bulunmadığı sonuçlarına varılırsa da, bu kez üçüncü kişinin sunduğu faturaların mahcuzlara uygunluğu yönünden keşif ve bilirkişi incelemeleri yapılması gerekeceği-
Davacı ile borçlu birlikte yaşamışlar ve bu ortak yaşam süresinde bir kısım ev eşyaları da alınmışsa da, anlaşmazlık üzerine borçlu davacıya ait olan adresten ayrıldıktan sonra, borçlu kendisi tarafından alındığı iddia ettiği ev eşyalarının iadesi için davacıya noterden ihtarname çekmesi ve davacının bu talebi reddinden hemen sonrasında, takibe geçildiği, takip sırasında borçlunun hiçbir itiraz ileri sürmediği ve mal beyanında davacıya ait evde bulunan eşyaları göstererek alacaklı ile birlikte giderek eşyaların haczini sağladığından, bu hacizden sonra borçlunun gerçek ikametgah adresi veya işyeri araştırılarak başka hacizler yapma yoluna gidilemediği görüldüğünden takibin danışıklı olduğu- Danışıklı icra takibi yapılması iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığından, davacı 3. kişinin davasının kabulü gerektiği-
Davacının dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış olması halinde bunun “kesin delil” niteliğinde sayılacağı-
Üçüncü kişinin istihkak iddiasına yönelik davada, hacizde hazır bulunan borçlunun SGK kayıtlarına göre hacizden önceden beri üçüncü kişinin yanında çalıştığının ve tanık anlatımlarının bunu doğrulaması, borçlunun daha önce üçüncü kişi ile aynı alanda faaliyet gösterdiğinin belirlenmesi halinde mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerektiği- İspat yükü altında olan üçüncü kişinin, karinenin aksini kanıtlamak için dayandığı tanık anlatımı, fatura, vb. delillerin ispat gücünün değerlendirilmesinden önce muvazaa olgusunun yeterince araştırılması, bulunmadığı sonucuna varılırsa bu kez faturaların gerçekliği ve mahcuzlara uygunluğu yönünde bilirkişi ve keşif incelemeleri yaptırılması gerektiği- Muvazaanın araştırılması sırasında ise öncelikle icra takibine konu borcun doğum tarihinin tespit edilmesi, bunun için de kat edilen kredi kartı borcu ile ilgili hesap ekstrelerinin getirtilerek bilirkişi incelemesi yaptırılması ve kredi kartı borcunun oluşup, ödeme güçlüğünün ortaya çıktığı tarih saptanmadan, bu tarihten sonra yapılan işlemlerin muvazaalı olup olmadığını belirlemenin mümkün olmadığının kabulü gerektiği-
Haciz, borçlunun huzurunda yapılmış olduğundan ve borçlu ve borçlunun kardeşine ait belgeler haciz mahallinde görüldüğünden, mahcuzların borçlunun elinde bulunduğunun kabulü gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.