İİK. 96/I’de geçen «mülkiyet ve rehin hakları» sözcüklerinin sınırlayıcı anlam taşımadığı, ayrıca «sınırlı ayni haklar»a, «tapuya şerh verilmiş kişisel haklar»a, «hapis hakkı»na, «mülkiyeti muhafaza sözleşmesi»ne, «intifa hakkı»na dayanılarak da istihkak iddiasında bulunulabileceği, buna karşın kural olarak «kira hakkı»na dayanılarak istihkak iddiasında bulunulamayacağı–
Yokluğunda alınan haciz kararlarından haberdar edilmeyen, 103 davet kağıdı da tebliğ edilmeyerek haciz zaptının bir suretinin 103 davetiyesi yerine geçmek üzere 3. kişiye teslim edilmesiyle yetinilen borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumunun belirlenemediği, bu nedenle borçlunun davalı sıfatı ile davaya katılmasının sağlanması için, davacı 3. kişiye süre ve imkan verilerek taraf teşkilinin sağlanması, tarafların tüm delillerinin toplanmasının ardından, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Kaldırılan haciz işleminin tarafları aynı farklı bir icra dosyasında yapıldığı görüldüğünden, davanın konusunu oluşturan icra takip dosyasında yapılan hacizle ilgili istihkak davasının esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
«Takip konusu borcun» ödendiğinin -ve bu nedenle de «haczin kalktığı»nın saptanması halinde icra mahkemesince bakmakta olduğu istihkak davasında «konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına» şeklinde karar verilmesi gerekeceği–
Üçüncü kişi tarafından istihkak davasının, en geç, «hacizli malın satış bedelinin alacaklıya ödenmesine kadar» açılabileceği- (Satış bedelinin alacaklıya ödenmesinden sonra istihkak davası açılamayacağı)–
Davacı üçüncü kişi ve borçlu şirketler arasında ortakları itibarı ile bağ bulunduğu belirlense de; bilirkişi incelemesi sonucunda haciz adresinin üçüncü kişiye ait olduğunun ve mahcuzların davacının sunduğu faturalar kapsamında kaldığının ve ticari kayıtlarında yer aldığının belirlenmesi karşısında davanın kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesinin isabetli olduğu-
Alacaklı yararına tazminata hükmedilebilmesi için İİK. m.97’deki düzenleme kapsamındaki tüm koşulların bir arada bulunmasının, buna göre üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddinin yanı sıra teminat karşılığında takibin ya da satışın ertelenmesi kararının da bulunmasının gerekeceği, davacı 3.kişinin açtığı istihkak davası reddolunduğundan ve davalı alacaklı vekilinin İİK'nun 97.maddesine dayalı olarak tazminat istemi bulunduğundan, davalı alacaklının talep ettiği tazminat hususunda mahkemece olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmesi gerekeceği-
Borcun kaynağı, 11.09.2009 keşide, 14.10.2009 vade tarihli bono olduğundan; İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekeceği; İİK’nun 99. maddesinin sehven uygulanmasının ispat yükünün yer değiştirmesi sonucunu doğurmayacağı-
Borçlu hakkında verilen iflas kararının kesinleşmesi üzerine; konusuz kalan istihkak iddiasına ilişkin davada karar verilmesine yer olmadığına, maktu karar ve ilam harcı ile yargılama giderleri ve nispi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Üçüncü kişi tarafından açılan istihkak davasında, istihkak iddiasını kabul etmiş olan borçlunun bu davada “davalı” olarak gösterilmesine gerek bulunmadığı; ancak haciz sırasında bulunmayan ve kendisine haciz tutanağı tebliğ edilmemiş olan borçluya da davanın yöneltilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.