Vakfın amaçlarına ve yararlarına aykırı davranışlarda bulunan ve vakfı zarara sokan eylemleri nedeniyle yöneticinin (yönetim kurulu üyesi) azli, vakıf yönetim kurulu görevleri arasında olmayıp, bunun teftiş makamının (Vakıflar Genel Müdürlüğü) başvurması üzerine ancak mahkeme kararı ile mümkün olabileceği-
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları yapacakları tüm muameleler dolayısıyla her türlü harçtan muaf tutulmuş olup, bu muafiyetin vakfın doğrudan yapacağı işlemleri kapsadığı, vakfın yargı harcından bağışık tutulabilmesi için bunun yasada açıkça belirtilmiş olmasının gerektiği, anılan yasa maddesinde vakfın yargı harcından bağışık tutulmadığı gözetilerek davacı vakıftan 492 Sayılı Harçlar Kanununa bağlı 1 Sayılı tarifede öngörülen başvurma ve karar harcı alınması gerektiğinin düşünülmemesinin doğru olmadığı-
MK. 74/II’deki koşullar gerçekleşmeden “vakfın dağılmış sayılma-sına veya dağıtılmasına” ve “vakfın malvarlığının diğer bir vakfa özgü-lenmesine” karar verilemeyeceği–
İlave tediye alacağının ödetilmesine-
Somut olayda dava dilekçesinde de belirtildiği gibi görevden alınmaya ilişkin olarak vakıf yöneticilerinin vakfın amaçlarının gerçekleştirilmesi doğrultusunda yeterli derecede faaliyette bulunmadıkları iddiasının ileri sürüldüğü, bu iddianın Tüzüğün 23. maddesinin birinci bendinin (g) fıkrası kapsamına girmediği, zira vakfın amaçlarının gerçekleştirilmesi doğrultusunda yeterli derecede faaliyette bulunmamasının vakfın gelirinin azlığından kaynaklandığı, gelir arttığında amaca yönelik harcama ve faaliyetlerinin de arttığı anlaşıldığından; mahkemece davalılar ... yönünden sübut bulmayan davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
3294 Sayılı Kanunun 5263 Sayılı Kanun ile değişik 9. maddesinin (c) bendinde, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları yapacakları tüm muameleler dolayısıyla her türlü harçtan muaf tutulmuş olup, bu muafiyet vakfın doğrudan yapacağı işlemleri kapsadığı; vakfın yargı harcından muaf tutulabilmesi için bunun yasada açıkça belirtilmiş olması gerekeceği-
Ticari olarak birleşen iki bankanın kurdukları, çalışanlarının sosyal güvenliklerini yerine getiren vakıfların da birleşmelerinin kaçınılmaz olacağı, bu vakıfların birleşmelerine ilişkin olarak genel kurallarının aldıkları kararların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca onayının sağlanması ve bu kararların vakıf senedinde değişiklik şeklinde noterde resmi düzenleme haline getirilmesi gerekeceği–
Vakıf senedinde belirtilen meblağdaki kuruluş malvarlığı yerine daha düşük meblağın TL bloke edilmiş olması ile kurucunun 5737 sayılı Vakıflar Kanunun 9/1.maddesinde sayılan suçlardan mahkumiyetinin olup olmadığı ile yerleşim yeri araştırılmadan tescile karar verilmesinin hatalı olduğu- Yeni kurulan vakıfların mahkeme siciline tescil ile tüzel kişilik kazanacağı, mahkemenin vereceği tescil kararının kurucu yenilik doğuran bir karar olduğu, yani yeni kurulan vakıflarda, tescile dair kararın tüzel kişiliğin kazanılması için ön koşul olduğu-
Vakıf senedinin 11. maddesi hükmüne göre kurucular kurulunun üyelerin yarıdan fazlası ile toplanması ve toplantıya "açılışta Yönetim Kurulu Başkanının başkanlık etmesi" gerektiği, oysa dava konusu kurucular kurulu toplantısına Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı’nın katılmadığı ve toplantı salt altı kişi ile yapılmış olup, buna göre toplantı ve karar yeter sayısının sağlanamamış olduğu-
Mahkemece, vakfa özgülenen para ile gelir getirdiği ispatlanamayan ve denetlenemeyen taşınmaza ait hissenin, vakıf senedinin 3. ve 4. maddelerinde düzenlenen vakfın amaç ve faaliyetlerini gerçekleştirecek düzeyde olmadığı anlaşıldığından, mahkemece, tescili istenilen vakfa en azından başlangıç için yeterli olabilecek para ve malın miktarı belirlenip, bunun da vakfa özgülenmesi için davacı tarafa süre verilip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.