8. HD. 28.03.2018 T. E: 2015/22186, K: 10163-
Tasfiye anı (tarihi) olarak kabul edilen 2013 Temmuz ayı itibariyle tasfiyeye tabi aracın sürüm değeri konusunda mahkemece uygun bilirkişiden rapor alınıp, katılma hesabının buna göre yapılması talep edilen faize de bu tarihten geçerli olacak şekilde hükmedilmek suretiyle karar verilmesi gerekeceği- Hakimin tarafların talep sonuçları ile bağlı olup kararında bunlardan her birisi hakkında verilen hükmü göstermek zorunda olduğu-
8. HD. 27.09.2018 T. E: 2016/9987, K: 16443-
8. HD. 20.03.2018 T. E: 4001, K: 9671-
Tedbir nafakasının, çocukların velayeti kullanacak eşin yanında kalmaya başladığı tarihten itibaren geçerli olacağı, tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren geçerli olacağına hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Taşınmazın arsasının taraflar evlenmeden önce 3. kişiden satın alınarak davalı eş adına tescil edildiği, satın alındığı tarih itibari ile taşınmazın arsasının davalının kişisel malı olduğu anlaşıldığından, taşınmazın arsası mal rejiminin tasfiyesine konu edilemeyeceği-
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı bulunduğu, artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK m.229) ve denkleştirmeden (TMK m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK m. 219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK m. 231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkı olduğu (TMK m. 236/1), katılma alacağı kanundan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek bulunmadığı-Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm(rayiç) değerlerinin esas alınacağı (TMK m. 227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihinin karar tarihi olduğu-Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimsenin, iddiasını ispat etmekle yükümlü olduğu, eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen malların onların paylı mülkiyetinde sayılacağı, bir eşin bütün mallarının, aksi ispat edilinceye kadar "edinilmiş mal" olarak kabul edileceği (TMK m. 222)-
"Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceği, ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durumun ortadan kaldırılamayacağına” ilişkin HMK’nin 177. maddesinde -28.07.2020 tarihinde- yapılan değişikliğin derdest davalarda da uygulanacağı- Bozma sonrası "davacı vekilince son celse mazeret bildirmelerine rağmen bu konuda hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmeden hüküm kurulması" nedeniyle temyiz edilen ve "adil yargılanma kuralına uyulmaması" nedeniyle tekrar bozulan karar üzerine, bozma sonrası davacı vekili, "(ilk) Yargıtay bozma ilamında ancak bedel talep edilebileceği belirtildiğinden, taleplerini ıslah ederek dava konusu taşınmazın değerinin 1/2’sini edinilmiş mal rejiminin tasfiyesi ve katılım alacağı olarak talep ettiklerini" belirtmiş ve mahkemece "bozma sonrası ıslah yapılamayacağı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, (ilk) bozma ilamı araştırmaya yönelik olup tahkikat devam ettiğinden, davacının ıslah dilekçesi dikkate alınarak yargılama yapılıp sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.