Davacı borçlu, menfi tespit davasında dava dilekçesinde açıkça, başlatılan takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiş, bu icra dosyasında takip konusu yapılan ayların davacı kiracının bildirdiği tahliye tarihinden önceki aylar olduğu görülmüş olup davacı kiracı hakkında davalılar tarafından başlatılan takip nedeniyle ve bu takip talebinde talep edilen aylar kira paraları itibariyle kiracının borçlu olup olmadığı araştırılıp, varsa ödemeler mahsup edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu-davacı yararına kötüniyet tazminata hükmedebilmek için, menfi tespit davası sonunda, alacaklı-davalının takip başlatmakta haksız olduğunun anlaşılması tek başına yeterli olmayıp, kötüniyetli olduğunun da davacı-borçlu tarafından ispatının gerektiği, kötüniyetli sayılabilmesi için de, haksız olduğunu bildiği ya da bilmesi gerektiği halde icra takibine girişmiş olması gerektiği-
3. HD. 04.10.2018 T. E: 2016/22082, K: 9561-
Alınan raporlar doğrultusunda; dava konusu tutanaktan önce 357 gün esas alındığında tutanaktan sonraki 312 günlük süreden daha az ortalama elektrik tüketimi yapıldığı, tutanaktan önce 1583 gün esas alındığında ise tutanaktan sonraki 312 günlük süreden daha fazla ortalama elektrik tüketimi yapıldığının tespit edildiği, bu kapsamdaki değerlendirmeler yönünden çelişkilerin giderilmediği, davacının tespit edilen eylemi yönünden belirlemeleri yürürlükteki mevzuata uygun olmadığı anlaşıldığından; mahkemece, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ile 122 Sayılı EPDK Kurul Kararı çerçevesinde değerlendirilmesi ve söz konusu eylemin oluşturduğu sonuç açısından belirlenmesi için ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, birbiriyle çelişen raporlar arasındaki çelişki giderilmeden, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kira avansı olarak ödenen bedelin kiraya verenden tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin davada, davacı alacaklının, takip yapmakta haksız olsa da davanın niteliğine göre kötüniyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden, davalı borçlunun kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği- İtirazın iptali davasının reddi halinde, dava dilekçesinde gösterilen dava değeri üzerinden kendisini davada vekille temsil ettiren davalı yararına nispi vekalet ücreti takdiri gerektiği-
İstihkak davalarında da borçlu tarafından ticari emtianın büyük bir bölümünün üçüncü kişiye devredilmiş olması halinde İİK.’nun -tasarrufun iptaline ilişkin- 280/3 maddesinin uygulama alanı bulacağı; mahkemece, üçüncü kişinin borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği sonucuna varılırsa, istihkak davasının alacaklı lehine sonuçlandırılacağı-
Eksik ödenen nakliye bedellerinin tahsili için yapılan takibe itirazın iptali davasıdır. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiştir. Davalının davacıya kestiği lojistik bedeli fiyat farkına-
Keşideci tarafından, sadece hâmil aleyhine -kişisel def’ilere dayanılarak- açılan olumsuz tesbit davalarında önce «lehdara verilen senetlerin karşılıksız olduğu»nun -kesin delillerle- isbat edilmesi, ondan sonra da «hâmilin kötüniyetli olduğu»nun -gerekirse tanık dinletilerek- isbat edilmesi gerekeceği–
Borçlunun açmış olduğu menfi tespit davası, yine borçlunun alacaklı aleyhine icra inkâr tazminatının tahsili amacıyla takip yapmasına engel oluşturmayacağı- Aleyhine icra inkâr tazminatına karar verilen alacaklı, borçlunun tazminatın tahsili için başlattığı icra takibini durdurmak istiyorsa genel mahkemelerde borçlu aleyhine alacak davası açması gerektiği, yoksa borçlunun açtığı menfi tespit davasına dayanarak, borçlu aleyhine, kendi lehine bir sonuç elde edemeyeceği-
Takibin dayanağı olan bonoda alacaklının lehtar, borçlunun ise keşideci olduğu ve bu durumda, lehtar ile imzaya itirazı kabul edilen keşidecinin doğrudan ilişki içinde olduğu belirlendiğinden, alacaklının keşideci imzasının adı geçene ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğunun kabulü gerekeceği, keşideci imzasının borçlunun eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklı imzaya itirazı kabul edilene karşı başlattığı takipte ağır kusurlu kabul edileceğinden tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulması gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.