Davacı yanın satıcı olan dava dışı yükleniciden adi yazılı sözleşme ile konut olarak kullanılmak üzere bir adet taşınmaz satın aldığını ileri sürerek,yüklenicinin şahsi hakkını temlik alan üçüncü kişi olarak açtığı davada; davacının tüketici sıfatını taşıdığından, ayrıca Kanunun 23.maddesindeki; bu Kanun’un uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıklara Tüketici Mahkemeleri’nde bakılacağı hükmü gözetilip, davada taraf olarak yer almayan yüklenicinin de davada yer alması sağlanabileceğinden davanın Tüketici Mahkemesi'nde görülmesi gerekeceği-
Sunulan çek bedelinin kimin tarafından ve ne zaman tahsil edildiği, ödemenin taşınmaz satışına ilişkin olup olmadığı araştırılarak, taşınmaz satışına ilişkin olarak borçluya yapılmış bir ödeme olduğunun tesbiti halinde, tapudaki satış + banka ödemesi ve çek bedeli dikkate alındığında toplam ödeme (58.000,00 TL) ile gerçek değeri (107.000,00 TL) arasında fahiş fark bulunmayacağından, davanın bu taşınmaz yönünden reddi gerektiği- Borçlu tarafından düzenlenmiş makbuzların her zaman düzenlenmesi mümkün olduğundan bunlara itibar edilemeyeceği-
Arsa sahibi ve yüklenici sıfatlarının birleşmesi ve arsa sahibinin kendisine ait taşınmaz üzerinde inşa edeceği binanın finansmanını sağlamak üzere, yapmakta olduğu inşaata, "yapı ortaklığı" modeliyle üçüncü kişileri dahil ettiği durumlarda da, yüklenici ile üçüncü kişi arasındaki sözleşmenin de yazılı yapılmasının yeterli olup; resmi koşul aranmayacağı-
Alacak davası-
Talep olması halinde bilirkişi tarafından belirlenen ecrimisil miktarına tahakkuk tarihleri olan dönem sonlarından itibaren yasal oranda faiz yürütülmesi gerekirken, mahkemece, saptanan ecrimisil bedeline dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin doğru olmadığı-
İhtiyari dava arkadaşlığında, borçluların tümüne karşı dava açma zorunluluğunun olmadığı; alacaklı, müteselsil borçlulardan her birine karşı ayrı ayrı dava açabileceği gibi isterse, müteselsil borçluların birkaçına veya tümüne karşı birlikte dava açabileceği, dava arkadaşı sayısı kadar davanın olduğu, bu sebepten, davalı taraf isterse yüklenici aleyhine de dava açabileceği, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 79. maddesi uyarınca hiç kimsenin dava açmaya zorlanamayacağı-
Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re'sen dikkate alınması gerektiği- Mahkemece dava konusu taşınmaza ilişkin güncel tapu kaydı dava dosyasına getirtilerek, HMK’nun 114. ve 124. maddeleri gereğince dava konusu taşınmazda hak sahibi olan tüm taraflar tespit edilerek ve taraf teşkili sağlanarak işin esasına ilişkin karar verilmesi gerektiği-
8. HD. 29.04.2021 T. E: 2020/452, K: 3977-
Sebepsiz zenginleşme davalarında, «zenginleşmenin iyiniyetli sayı-lıp sayılmayacağı»nın MK. 3 hükmüne göre belirleneceği ve «olayın özelliklerinin, zenginleşmenin iyiniyetle olmadığını açıkça gösterdiği durumlarda» bu iddianın ispat edilmiş sayılacağı–
Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesi gereğince muvazaa hukuksal sebebine dayalı iptal davalarında kural olarak üçüncü kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilecekleri- Danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesi onlara karşı işleniş bir haksız eylem niteliğinde olduğu- Ancak üçüncü kişinin danışıklı işlem ile haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan alacaklı olması ve danışıklı işlemin alacağının ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunması gerekeceği- Muvazaa davasının borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçladığı- Davacının bu davadaki amacının alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamak olduğu- Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesinin ve aciz belgesi almasına gerek bulunmadığı- Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacının muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmekte olduğu- Davacının iddiasını kanıtlaması halinde, iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK. m. 283/I maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.