Tapu kaydı kapsamına göre, dava konusu parseller üzerine konulan satış vaadi şerhinin 26.02.2007 tarihinde terkin edildiğinin anlaşılması karşısında, davanın konusuz kaldığının kabulü ile Hukuk Genel Kurulunun onama kararının kaldırılması ve yerel mahkemece bu yeni duruma göre karar verilmek üzere direnme kararının salt bu nedenle bozulmasının gerekeceği-
Bozma ilamına uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre sözleşme gereği arsa teslim tarihi ile dava tarihi arası hesaplanan 15.633 TL kira bedeline yönelik talebin kabulüne, birleşen dava yönünden ise sözleşme ile kararlaştırılan teslim tarihi olan .............. tarihine kadar sözleşmenin 15. maddesi gereği hesaplanan 4.333,33 TL, sonrasının ise teslim tarihi (iskan tarihi) veya teslim gerçekleşmemiş ise dava tarihine kadar sözleşmenin 6. maddesi gereği hesaplanan 58.122,60 TL kira bedelinin kat karşılığı inşaat sözleşmesinin iskan şartına bağlı olması ve iskanın dava tarihi itibari ile henüz alınmamış olması sebebiyle kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlık, tüketici davacı ile satıcısı davalı arasındaki mal satışından kaynaklanmakta olup, satıcı davalının kat karşılığı inşaat yaparak satan müteahhit olduğu ve taraflar arasındaki ilişkinin 4077 s. Kanun kapsamında kaldığı anlaşıldığından, davanın tüketici mahkemesi görülmesi gerektiği-
Davalı şirket adına olan tebligatların yetkilisinin ikametgâh adresine tebliğe çıkarılmasının usule uygun olmadığı- Şirket adına yetkilisinin kızına tebliğ edilerek yapılan tebligatın da usulüne uygun olarak yapılmadığı- Şirketin adresi ticaret sicil müdürlüğünden yeniden sorularak, bildirilecek adresin daha önce tebligat yapılan adresten farklı olup olmadığının denetlenmesi gerektiği-
7. HD. 26.11.2024 T. E: 2023/5396, K: 5261
Tasarrurfun iptali- Kısa kararında "davanın kabulüne" denildiği halde, gerekçeli kararda iki davalının taraf sıfatının bu davada bulunmadığı gözetilerek lehlerine vekalet ücreti taktir edilmesi gerektiği belirtilerek, adı geçen davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olsa da bu durumun HMK m. 294/3'e aykırılık teşkil ettiği-Kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerektiği-
4077 s. TKHK mad. 30 gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, 818 s. BK’nun bu konudaki 198. maddesinin uygulanacağı, yani, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması gerektiği- 4077 s. TKHK. mad. 4/4 gereğince, konut satışlarında zamanaşımı süresinin beş yıl olarak öngörüldüğü- Ayıp ağır kusur veya hile ile gizlenmişse, zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağından, açılan davanın süresinde olduğunun kabulü gerektiği- Satış esnasında sunulan projede ve tanıtımlarda belirtilen ancak bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler nedeni ile davacının satın aldığı konutta oluşan değer kaybının ödetilmesi talebine ilişkin olarak, “açık ayıp”, “gizli ayıp” ve “eksik ifa” ayrımının yapılması hüküm oluşturulması açısından önem arzettiği- Mahkemece talep edilen hususların açık ayıp, gizli ayıp, eksik iş ayrımının somutlaştırılması ve 818 s. BK. mad. 198 gereğince, gizli ayıplar yönünden, bu ayıpların kullanım ve mevsimlerdeki yağmur, kar, güneş ve ısı durumları dikkate alınarak ne zaman oluştuğu yada oluşacağı ve bunu normal vasıflardaki tüketicinin ne zaman farkedebileceği ile bağımsız bölümün teslim tarihi ve ihbar tarihi de göz önünde bulundurularak, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususunda toplanan delillere göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece yapılacak işin, davalı karşı davacı şirketin davanın devamı sırasında terkin edilmekle dava ehliyetini kaybettiği anlaşıldığından bu hususu araştırıp terkin gerçekleşmiş ve davalı-karşı davacı şirket halen ihya edilmemiş ise davalı-karşı davacı şirket hakkındaki tasfiye ve terkin işlemleri iş bu dava sonuçlanıncaya kadar yapılamayacağından, davacı-karşı davalılar vekiline davalı-karşı davacı şirketin ihyasını sağlamak üzere makul ve kesin bir süre verilip ihyasını sağladıktan sonra yargılamaya devam ederek sonucuna uygun bir karar vermekten ibaret olduğu-
Mahkemece yapılacak işin, dosyanın hükme esas raporu veren bilirkişi heyetine tevdi ile asıl davada yüklenicinin taleplerini aşmadan hesaplama yapılmasının istenmesi, arsa sahiplerinin gecikme cezası dışındaki taleplerinin incelenip sözleşme kapsamına göre talep edilip edilemeyeceğinin değerlendirmesi, mahsup talebindeki alacak kalemleri hakkında dava açılması mahsup talebinden vazgeçildiği anlamına geleceğinden asıl ve birleşen davalarda mahsuplaşma yapmadan ayrı ayrı hüküm kurulması ve birleşen davada arsa sahiplerinin vekili bulunmadığı gözetilerek kabul edilen kısım bakımından vekalet ücretine hükmedilmemesinden ibaret olduğu-
Davacı sahibi olduğu bağımsız bölümlerden birisi açısından davalı kooperatifin farklı statüde ortağı olması, diğeri açısından ise üyesi olmadığı nedenine dayalı olarak sorumlu olmadığı halde fazla ödediğini iddia ettiği miktarın istirdadını talep ettiği; davacının ortak olup olmadığı ve ortaklık statüsünün tespiti bakımından hukuki bir durumun belirlenmesine yönelik bu davanın, malvarlığı hukukuna ilişkin bir dava kapsamında görülemeyeceğinden görev hususunun parasal değere göre belirlenmesi de mümkün bulunmadığı; buna göre, kooperatif ortağı olunup olunmadığının ve ortaklık statüsünün belirlenmesi istemine ilişkin davanın asliye hukuk mahkemesinin görevine girdiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.