Anayasa Mahkemesi kararı gereğince 3621 s. Kıyı Kanunu'na göre kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığından tapu kaydının iptali davasının, zamanaşımı nedeniyle reddedilemeyeceği, mahkemece mahallinde keşif yapılarak dava konusu taşınmazın, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca öncelikle idare tarafından belirlenen kıyı kenar çizgisine ilişkin kroki uzman bilirkişisi kurulu aracılığıyla yapılacak keşifte uygulanmalı, gerek görüldüğü takdirde kıyı kenar çizgisinin bizzat mahkemece belirlenmesinin düşünülmesi gerektiği-
Soybağının reddine ilişkin davada, kısa kararda hakkında hüküm kurulmuş olan kişi hakkında gerekçeli kararda hüküm kurulmamasının ve diğer bir kişinin kimlik bilgilerinin kısa karardan farklı ve hatalı yazılmasının her iki hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturduğu-
Tebellüğ eden kısmında davacının koyduğu şerh, adı ve imzası kalemle yazılı ise de tebellüğ tarihi atılmamış olup, düzenleme tarihinin de tebliğ tarihi olmadığı; düzenleme tarihinde bildirimin yapıldığının kanıtlanmadığı, işverence düzenlenen hizmet belgesi, işten çıkış bildirgesi ve ibranameden anlaşılan iş sözleşmesinden önce usulüne uygun bir bildirim yapılmadığı anlaşıldığından iş sözleşmesinin işverence düzenlenen hizmet belgesi, işten çıkış bildirgesi ve ibranameden anlaşılan tarihte feshedildiği ve bu tarihten önce bildirildiği ispatlanamadığından davanın süresinde açıldığı-
Kesinleşen kadastroya karşı kadastro öncesi sebeplere dayanılarak ancak 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde davacıların daha önce açtıkları ve HUMK'nın 409/5. maddesi uyarınca "açılmamış sayılmasına" karar verilen davanın, hak düşürücü süreye bir etkisi olmadığı-
11. HD. 16.03.2016 T. E: 2015/15343, K: 2881-
Hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasında, hilenin her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılmasının hiç bir şekle bağlı olmadığı ve aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilebileceği-
Mahkemece, 5841 s. Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hüküm, verildiği tarih itibariyle doğru olduğu düşünülse de, 10.03.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere Anayasa Mahkemesince bir hükmün iptalinin, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemeyeceği ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına gireceğinden, dava halen derdest olduğuna göre iptal hükmü uyarınca davanın değerlendirilmesi için hükmün bozulması gerekeceği-
Feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine-
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 286 ve devamı maddelerinde düzenlenen baba tarafından çocuk ve anne aleyhine açılan soybağının reddine-
Şuf’a davalarında, dava konusu taşınmaz üzerindeki ipotek bedeli, satış bedelinden çok fazla olsa dahi, mahkemece şuf’a hakkını kullanan kişiye “satış bedeli, harç ve masrafları” depo etmesi için uygun bir süre verilmesi gerekeceği -

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.