İİK'nın ilgili hükümleri uyarınca yapılması gereken itiraz incelemesinde, "ihtiyati haciz istemi asıl alacağın tahsili konulu davanın açıldığı mahkemeden talep edildiği ve bu mahkemece ihtiyati haciz kararı verildiğine göre, itiraz incelemesi için de aynı mahkemenin yetkili olduğu bu durumda mahkemece itiraz incelemesi yapılması konusunda yetkili  olunduğu" gerekçesiyle "bu yöndeki itirazın reddine" karar verilip, itirazın genel hükümlere göre değerlendirilmesi gerektiği-  TTK'nın 1357/1 maddesine göre, asıl alacak ile ilgili dava Türk mahkemelerinde açılmış olduğundan ihtiyati hacze itiraz incelemesi için Türk mahkemelerinin yetkili olduğu-
Esas davanın, haricen satın almaya; karşılık davanın ise çapa dayalı elatmanın önlenmesi istemlerine ilişkin olduğu, davaların, birlikte yürütüldüğü, kural olarak; tapunun iptale kadar geçerli olduğu, 10 yılık hak düşürücü süre geçirildikten sonra 1984 yılında açılması bir yana, tapu iptali istemine yönelik bir talebin de mevcut olmadığı, tapu kaydı ile zilyetliğin ve harici satın almanın çatıştığı bu gibi hallerde, mülkiyet belgesi olan kayda üstünlük tanımak suretiyle çözüme ulaşılmasının gerekeceği-
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir...
Somut olayda takip konusu alacağa ilişkin 10.11.2015 tarihli satış vaadi sözleşmesinin resmi şekilde yapılmadığı için geçerli kabul edilemeyeceği- Bu durumda adi şekilde yapılmış ve geçersiz olan 10.11.2015 tarihli taşınmaz satım sözleşmesine bağlı olarak kararlaştırılan cezai şarta ait hükümler de geçersiz olduğundan cezai şarta ilişkin takip konusu alacağın da gerçek bir alacak olduğundan bahsedilemeyeceği- Bu durumda eldeki davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
İİK. mad. 277 vd. gereğince açılan tasarrufun iptali davasının, batıl tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde açılması gerekeceği (İİK. mad. 284), anılan süre hakdüşürücü süre olduğundan mahkemece davanın süresinde açılıp açılmadığının re'sen araştırılması gerekeceği- "Dava koşulu" yokluğu nedeniyle davanın reddi halinde davalılar yararın maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekeceği-
Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak 6183 sayılı Kanunun 55. maddesine dayalı açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup, “böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeninin ileri sürülemeyeceği - Tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmekte olup 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacağı-
Resmi kurumlarda geçen sigortalı çalışmalarla ilgili olarak işverence düzenlenen ücret tediye bordroları ile sigorta primlerinin kesildiği anlaşıldığından, on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği-
Davalının evlilik öncesi cinsel ilişki yaşamış olması (başka birinden hamile kalması ve evlilik birliği içinde doğum yapması) boşanma davasında davalı için kusur oluşturmasa da, koşullarının varlığı halinde evliliğin nispi butlan ile iptali davasına konu olabileceği- Evlilik birliği kurulmadan önceki nedenlere dayanılarak boşanma davası açılamayacağı- Evlilik birliği kurulduktan sonra davalıdan kaynaklanan başkaca bir kusurlu davranış da ispatlanamadığından boşanma davasının reddi gerektiği-
Humk`nun 409. Maddesinin 2. Fıkrası hükmünün, Yargıtay’dan karar bozularak geri gönderilen davalara da uygulanacağı-
Kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali istemi-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.