Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davası-
Dava dilekçesinde iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği, cevap dilekçesinde; savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin belirtilmesi gerektiği- Delillerin dava ve cevap dilekçelerinde belirtilmesi; dilekçelerinde belirtikleri delillerin en geç ön inceleme duruşmasında mahkemeye sunulması, başka bir yerden getirtilecek olması halinde delillerin toplanması için gerekli işlemlerin yapılması gerektiği, yani dava ve cevap dilekçelerinin verilmesinden sonra tarafların iddia ve savunmalarını kanıtlayıcı delil bildirmelerinin mümkün olmadığı- Usulüne uygun tebligata rağmen, yasal süresi içinde davaya cevap vermediği gibi herhangi bir delil de bildirmeyen davalının ön inceleme duruşmasında delillerini bildirmesi ve ön inceleme duruşmasından sonra da isim ve adreslerini bildirdiği tanıkların dinlenilmesinin mümkün olmadığı-
Ödeme emrinin, dosya içerisinde mevcut tebliğ mazbatasına göre borçluya 05.01.2013 tarihinde tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, tebliğ mazbatası üzerinde posta dağıtım görevlisi tarafından mühür olarak basılmış 05.01.2013 tarihi olduğu gibi, bizzat elle de 05.01.2013 tarihi yazılarak imzalandığı, her ne kadar elektronik ortamdaki PTT sorgulamasında ödeme emri tebliğ tarihi 07.01.2013 olarak gözüküyorsa da esas olan ödeme emrinin tebligat parçasındaki tarih olduğu, ödeme emrinin borca itiraz eden borçluya 05/01/2013 tarihinde tebliğ edildiğinin, borçlunun ise yasal beş günlük süreden sonra 11/01/2013 tarihinde icra mahkemesine itirazlarını bildirdiğinin görüldüğü, borçlu tarafından tebligatın usulsüz olduğuna dair bir şikayetin de söz konusu olmadığı, o halde mahkemece, istemin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Muhatap yerine tebligat alan kişinin «muhatap ile aynı çatı altında oturduğunun» tebliğ mazbatasında belirtilmemiş olmasının, tebligatı usulsüz hale getireceği-
Borçlu, öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük şikayet süresini geçirdikten sonra tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurduğundan mahkemece şikayetin süre aşımından reddi gerekeceği-
Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan malik taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona ait taşınmazın bütünleyici parçası olacağı(TMK. mad. 725); böyle bir irtifak hakkı yoksa, zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyi niyetle yapan kimsenin, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebileceği- Taşkın yapı ile iki komşu taşınmaz fiilen birleşmekle, iktisadi bir bütün oluşturduğu; olayın bu özelliği itibariyle taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa kabul edildiği üzere taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğinde olduğundan, taşınmazların miras yoluyla veya temliken intikal etmesi halinde yeni maliklerde maddede belirtilen haklardan yararlanabildikleri gibi borçlardan da sorumlu tutulurlacağı- Davalının ayrı bir dava ile temliken tescil talebinde bulunduğu ve temliken tescil davası sonucunda verilecek hükmün eldeki davanın sonucunu etkileyeceğinden, eldeki dava ile Ortaköy Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/517 esası üzerinden görülen temliken tescil istekli dosyanın birleştirilmesi, temliken tescil talebi yönünden; araştırma ve inceleme yapılması, öncelikle temliken tescil talebi yönünden bir karar verilmesi, hasıl olacak sonuca göre el atmanın önlenmesi, yıkım ve eski hale getirme bedelinin tahsili istekleri yönünden bir karar verilmesi gerektiği-
Davalı adına gönderilen dava dilekçesi ve duruşma davetiyesinin, Tebligat Kanunu madde 21'e göre yapıldığı, ancak tebligat evrakında, adreste bulunmama sebebinin yazılı olmadığı gibi, keyfiyetin haber verildiği komşu adının da, tebligat da yer almadığı görüldüğünden, mahkemece, davalı adına Tebligat Kanunu hükümlerine göre, usulüne uygun tebliğ yapılmadan, taraf teşkili sağlanmadan, varsa tarafların göstereceği deliller toplanmadan, davalının yokluğunda aleyhine hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Ittıla tarihinin, şikayet dilekçesinde yer alan tarihten sonraya ait bir tarih olduğu düşünülemeyeceğine göre, borçlunun usulsüz tebligatı öğrenme tarihinin şikayet dilekçesi tarihi olduğu kabul edilerek, mahkemece Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca 89/1 haciz ihbarnamesinin tebligat tarihinin bu tarih olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
Sicil oluşturmak kamu düzenine ilişkin olduğundan, temyizin hükmün tamamına sirayet edeceğinin kabulü gerektiği- Tapu kaydının iptalinden sonra istek aşılarak fazlasına karar verilmesinin isabetli olmadığı-
Teminat karşılığında yediemin değişikliğine yönelik kararın alacaklı yararına tazminata hükmedilmesini gerektirmeyeceği- İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olup, ispat yükü altında olan üçüncü kişi karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip olduğu- Dava konusu haciz ödeme emrinin tebliğ edildiği yerde yapılmış ve üçüncü kişi ve ile borçlu şirketler arasında organik bağ bulunmakta ise de, bunların kuruluşları borcun doğum tarihinden çok önce olup, icra takibi, borçlu şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan 2011 yılına ait cari hesap alacağına dayandığından ve üçüncü kişinin borçla ilgisini gösteren bir delil dosyaya yansımamış olduğundan; ticaret sicil kayıtları, vergi levhası, vb. delillerin yanı sıra davacı üçüncü kişi hem mahcuzların büyük bölümünü kendilerinin imal ettiğini iddia ederek bunlar için faturalar sunmuş hem de ve bilgisayar, yazıcı vb. türdeki diğer mahcuzlar için de faturalar sunulmuş olduğundan, davacının ticari kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılıp tencere, tava türündeki eşyaların üçüncü kişi tarafından üretilmiş eşya olup olmadığı, yine keşif ve bilirkişi incelemesi ile bilgisayar, yazıcı türündeki eşyaların sunulan faturalar kapsamında kalıp kalmadığı hususları araştırılmadan iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddinin isabetsiz olduğu- Forklift üçüncü kişi adına kayıtlı ise ve muvazaalı devir yoksa (borcun doğum tarihinden sonra borçlu tarafından davacıya devredilmemişse) haczedilmesinin mümkün olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.