Alacaklı vekilinin vekâletnamesini takip dosyasına sunarak itiraza konu icra takibini başlattığı, borçlunun icra mahkemesine sunduğu itiraz dilekçesinde davalı olarak alacaklının ve vekilinin gösterilmesine rağmen mahkemece tebligatın asile yapılarak taraf teşkilinin sağlanmaya çalışıldığı ve bu haliyle alacaklı tarafın savunma hakkının kısıtlandığı-
Davalılar, dava konusu bağımsız bölümlerin bedeli karşılığında davacıdan alındığını, satış bedelinin davacıya elden ödendiğini savunmuş iseler de; anılan bedelin davacıya ödendiğinin senetle ispat edilemediği, davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı, öte yandan davalı tanıklarının anılan bağımsız bölümleri davacının ilk eşinden olma davalı oğlunun satın aldığını ifade ettikleri, ancak davalının bedelini ödediği taşınmazları kendi adına tescil ettirmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalı hakkında yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında dört adet bağımsız bölümü tek seferde satın alma gücünün bulunmadığının tespit edildiği ve davalı tanığının alınan beyanında davalının davacının ilk eşinden olma oğlunun bacanağı olduğunu ifade ettiği, ayrıca davalının dava dışı bağımsız bölümü davalınn yetkilisi olduğu şirkete devrettiği, dava dışı bağımsız bölümler ile ilgili davaların da devam ettiği bir bütün halinde gözetildiğinde, davacı tarafından verilen vekaletnamenin kötüye kullanıldığı ve davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri sonucuna varıldığı-
Davacının miras bırakının kızı, davalıların ise murisin oğulları ve gayri resmi birlikte yaşadığı kişi olduğu; miras bırakanın varlıklı ve zengin bir kişi olup satış ihtiyacının bulunmadığı, davalının ev hanımı olduğu ve alım gücünün bulunmadığı, diğer davalıların da alım güçlerinin bulunduğunun sabit olmadığı, satış bedeli ile gerçek bedel arasında fahiş fark bulunduğu, bu nedenlerle miras bırakanın dava konusu taşınmaz paylarını ( kat irtifakı tesisi ile bağımsız bölümleri) temlikteki gerçek iradesinin, mal kaçırmak olduğu-
Bozma sonrası alınan ara kararın maille davacı vekiline tebliğ edilerek bozmanın gerekleri yerine getirilmesi gerekirken ara kararın tebliğ edilmemesinin bozmayı gerektirdiği-
12. HD. 28.09.2021 T. E: 5141, K: 8045-
Alacaklı tarafından borçlu ...... Isimli Gemi Donatanı ............... S.A.'ya izafeten .............. Gemi Acenteliği ve Taşımacılık Ltd. Şti. aleyhinde taşınır rehninin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takip (ör 8) başlatıldığı, burada borçlunun sadece Gemi Donatanı ................. Sa olduğu, acente ............ Gemi Acenteliği ve Taşımacılık Ltd. Şti.'nin borçtan herhangi bir sorumluluğunun olmadığı, sadece TTK'nın 105. maddesi gereğince donatanı takip ve davada aracılık yaptığı işler ile sınırlı olarak temsil ettiği, takip dosyasında bulunan ............. tarihli vekaletnamede de vekil edenin ............. Gemi Acenteliği ve Taşımacılık Ltd. Şti. olduğu, asıl borçlu ................ SA tarafından verilmiş bir vekaletnamenin olmadığı gibi, icra müdürlüğünün borçlu ya da vekili aleyhine herhangi bir işlem yapmadığı, icra müdürlüğü kararının tespit niteliğinde olduğu, bu nedenle şikayetçinin tespit niteliğinde olan karara karşı şikayet yoluna başvurmasında hukuki yararının olmadığı-
Takibin dayanağı, alacaklının ilamla hüküm altına alınmayan katılma alacağına ilişkin olduğundan, ödeme emri tebligatının asile gönderilmesinde yasaya aykırılığın bulunmadığı-
Muhatabın tebliğ belgesindeki imzasını inkâr etmesi hâlinde, bu iddianın doğruluğunun bilirkişiye de başvurularak araştırılması gerektiği- Eser sözleşmesi ile yüklenicinin istenen sonucu (eseri) meydana getirmeyi, iş sahibinin ise bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi (bedel) üstlendiği- Yüklenicinin, davalı iş sahibine ait Alışveriş Merkezi'ndeki işlerinin yapımını üstlendiği taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmayan uyuşmazlıkta, iş bedelinin saptanması adına mahallinde keşif yapılıp konunun uzmanı teknik bilirkişi ya da bilirkişi kurulundan rapor alınarak TBK. mad. 481 uyarınca işin yapıldığı tarihteki serbest piyasa rayiçlerine göre iş bedeli tespit edilmesi gerektiği- Serbest piyasa fiyatları ile hesaplama yapılır iken tespit edilen bedelin içerisinde yüklenici kârı ve KDV'nin dâhil olduğu-
Borçlu vekiline ait vekaletnamenin ayrıca takip dosyasına  sunulmamış olmasının sonuca etkili olmayacağı- Ödeme emrinin borçlunun vekili yerine asıla tebliği usulsüz olup  mahkemece, borçlunun buna yönelen şikayetinin kabulüne ve ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Temyiz aşamasında aldığı masrafı kullanarak dosyayı Yargıtay’a gönderen mahalli mahkemeye, sonraki adres değişikliğini temyiz eden davacı vekili bildirmediğinden, bozma kararı duruşma günü ve tensip zaptı ile birlikte davacı vekilinin ilk adresine peşin alınan posta pulu kullanılarak tebliğe çıkarıldığından, ilgilinin tanınmaması nedeniyle bila tebliğ iade edildiğinden, peşin alınan masrafın tamamı harcandığından, dosyada yeni bir işlem ve tebligat yapılabilecek masrafta bulunmadığından Yerel Mahkemenin, usul ve yasaya uygun bu işleminden sonra yeni adresini mahkemeye bildirmeyerek görevini yapmayan davacı vekilinin, dosyanın takipsiz bırakılmasına ve işlemden kaldırılmasına sebep olduğundan, mahkemenin daha sonra sürenin geçmesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar vermesinin doğru olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.