Takibin dayanağı, alacaklının ilamla hüküm altına alınmayan katılma alacağına ilişkin olduğundan, ödeme emri tebligatının asile gönderilmesinde yasaya aykırılığın bulunmadığı-
Muhatabın tebliğ belgesindeki imzasını inkâr etmesi hâlinde, bu iddianın doğruluğunun bilirkişiye de başvurularak araştırılması gerektiği- Eser sözleşmesi ile yüklenicinin istenen sonucu (eseri) meydana getirmeyi, iş sahibinin ise bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi (bedel) üstlendiği- Yüklenicinin, davalı iş sahibine ait Alışveriş Merkezi'ndeki işlerinin yapımını üstlendiği taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmayan uyuşmazlıkta, iş bedelinin saptanması adına mahallinde keşif yapılıp konunun uzmanı teknik bilirkişi ya da bilirkişi kurulundan rapor alınarak TBK. mad. 481 uyarınca işin yapıldığı tarihteki serbest piyasa rayiçlerine göre iş bedeli tespit edilmesi gerektiği- Serbest piyasa fiyatları ile hesaplama yapılır iken tespit edilen bedelin içerisinde yüklenici kârı ve KDV'nin dâhil olduğu-
Borçlu vekiline ait vekaletnamenin ayrıca takip dosyasına  sunulmamış olmasının sonuca etkili olmayacağı- Ödeme emrinin borçlunun vekili yerine asıla tebliği usulsüz olup  mahkemece, borçlunun buna yönelen şikayetinin kabulüne ve ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Temyiz aşamasında aldığı masrafı kullanarak dosyayı Yargıtay’a gönderen mahalli mahkemeye, sonraki adres değişikliğini temyiz eden davacı vekili bildirmediğinden, bozma kararı duruşma günü ve tensip zaptı ile birlikte davacı vekilinin ilk adresine peşin alınan posta pulu kullanılarak tebliğe çıkarıldığından, ilgilinin tanınmaması nedeniyle bila tebliğ iade edildiğinden, peşin alınan masrafın tamamı harcandığından, dosyada yeni bir işlem ve tebligat yapılabilecek masrafta bulunmadığından Yerel Mahkemenin, usul ve yasaya uygun bu işleminden sonra yeni adresini mahkemeye bildirmeyerek görevini yapmayan davacı vekilinin, dosyanın takipsiz bırakılmasına ve işlemden kaldırılmasına sebep olduğundan, mahkemenin daha sonra sürenin geçmesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar vermesinin doğru olduğu-
Alacaklının, borçlunun itirazının kendisine (vekili varsa, vekiline) tebliğinden itibaren altı ay içinde icra mahkemesinden (tetkik merciinden) «itirazın kaldırılmasını» isteyebileceği–
12. HD. 31.10.2023 T. E: 4210, K: 6927
Vekil ile takip edilen işlerde vekile tebligat zorunlu olduğundan asile yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmamasının da sonuca etkili olmadığı-
Duruşma gün ve saatinin kalemden ya da UYAP sisteminden öğrenilmesine karar verilemeyeceği, belirtilen sebeple, davacı vekili duruşmaya usulüne uygun şekilde davet edilmediğinden, 6100 Sayılı Kanun'un 150/2. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı- Vekilin istifa dilekçesinin davacı asile tebliği gerektiğinden HMK'nin 82. maddesinde düzenlenen kanun hükmü yerine getirilmeden HMK'nin 150/1 ve 320/4. maddeleri hükmünün uygulanamayacağı, dosyada gider avansının olmamasının, davanın 6100 sayılı HMK'nin yürürlüğünden önce açılmış olması da nazara alındığında tek başına tebligat yapmama gerekçesi olamayacağı-
Davalı vekiline ait temyiz dilekçesinin davacı vekiline tebliğ edilmediği- Temyiz eden davalı vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesinin, HMK.’nu “Geçici madde 3” atfiyla uygulanmakta olan HUMK. mad. 433 gereğince davacı vekiline Tebligat Kanunu ve ilgili mevzuat dikkate alınarak tebliğ edilmesi gerektiği ve yasal süre beklenildikten sonra Hukuk Genel Kurulu Başkanlığına gönderilmesi gerektiği- 

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.