Davacı-davalı kadın daha ağır kusurlu olduğundan boşanma yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan davalı-davacı koca yararına tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları ile kusur dereceleri dikkate alınarak uygun miktarda manevi tazminat takdiri gerektiği-
Mahkemece, satış ilanı tebligatı usulüne uygun kabul edildiğine göre, İİK.nun 134.maddesi gereğince ihalenin feshi isteminin yasal yedi günlük sürede yapılmaması nedeniyle süre aşımından reddi ve esasa girilmediğinden para cezasına hükmedilmemesi gerekeceği-
Davacı tanıklarının anlatımlarında geçen olaylardan sonra, evlilik birliğinin uzun süre birlikte sürdürüldüğü ve davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde davalıdan kaynaklanan başka bir olay da kanıtlanmış olup, davacı kadının manevi tazminat isteminin reddedilmesi gerektiği- Velayet kendine verilmeyen eş ile çocuklar arasında kişisel ilişki kurulurken; ana/babalık duygusunun tatmin edilmesi ile çocuğun fikri, bedeni ve ahlaki gelişimini sağlayıcı nitelikte olmasına özen gösterilmesi gerektiğinden; 4 yaşındaki çocuğun baba yanında hafta sonları ve dini bayramlarda kurulan ilişki zamanlarında yatıya da kalacak şekilde uygun kişisel ilişki tesis edilmesi gerektiği- Ziynet alacağına ilişkin dava reddedildiği halde,davada kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına ziynet alacağına yönelik dava yönünden vekalet ücreti takdir edilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- 
Davacı kadının süresinde bildirmediği tanıklarının beyanlarının kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı, bu durumda mahkemece, davacı yanca usulüne uygun şekilde süresinde ileri sürülmeyen tanık beyanları esas alınarak davalı erkeğe kusur yüklenilmesinin doğru olmadığı-
3. HD. 05.04.2016 T. E: 1440, K: 5213-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, manevi tazminat isteyenin boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmasına göre maddi manevi tazminat miktarının belirleneceği-
İştirak nafakasının miktarı tayin edilirken müşterek çocuğun ihtiyacı yanında nafaka yükümlüsünün gelir durumunun da dikkate alınacağı-
2. HD. 10.04.2017 T. E: 2015/26296, K: 4109-
Velayeti anneye verilen müşterek çocuklar lehine uygun miktarda iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakimin, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m. 186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorunda olduğu- Yine boşanma veya ayrılık vukunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş tarafın gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü olduğu- Bu hususu hakimin görevi gereği kendiliğinden dikkate alması gerektiği- Tarafların müşterek çocuğunun, 19.10.2017 tarihinde, dava açıldıktan sonra dünyaya gelmiş olduğu- Çocuğun doğduğu tarihten itibaren tedbir nafakasına,boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği- Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisinin doğru olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.