Davacı kadının süresinde bildirmediği tanıklarının beyanlarının kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı, bu durumda mahkemece, davacı yanca usulüne uygun şekilde süresinde ileri sürülmeyen tanık beyanları esas alınarak davalı erkeğe kusur yüklenilmesinin doğru olmadığı-
3. HD. 05.04.2016 T. E: 1440, K: 5213-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, manevi tazminat isteyenin boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmasına göre maddi manevi tazminat miktarının belirleneceği-
İştirak nafakasının miktarı tayin edilirken müşterek çocuğun ihtiyacı yanında nafaka yükümlüsünün gelir durumunun da dikkate alınacağı-
2. HD. 10.04.2017 T. E: 2015/26296, K: 4109-
Velayeti anneye verilen müşterek çocuklar lehine uygun miktarda iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakimin, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m. 186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorunda olduğu- Yine boşanma veya ayrılık vukunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş tarafın gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü olduğu- Bu hususu hakimin görevi gereği kendiliğinden dikkate alması gerektiği- Tarafların müşterek çocuğunun, 19.10.2017 tarihinde, dava açıldıktan sonra dünyaya gelmiş olduğu- Çocuğun doğduğu tarihten itibaren tedbir nafakasına,boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği- Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Reşit olan çocuk adına velayeten annesinin iştirak nafakası isteyemeyeceği; şartları var ise reşit çocuğun yardım nafakası talebinde bulunabileceği-
3. HD. 20.10.2016 T. E: 7595, K: 11886-
Davalı-davacı (kadın)'ın bir başka erkekle ilişkide bulunarak bu kişiden çocuk sahibi olduğu, bu suretle sadakat yükümlülüğünü ağır olarak ihlal ettiği, davacı-davalı (koca)'nın da güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kadının daha ağır kusurlu kabul edilmesi gerekirken eşit kusurlu kabul edilmesi doğru olmasa da, TMK'nun 166/2 maddesi hükmü karşısında sonucu bakımından doğru olduğu- Kusur tespitinde hataya düşülmesi sonucu daha ağır kusurlu olan kadın yararına yoksulluk nafakası takdirinin doğru olmadığı, koca yararına manevi tazminat takdiri (TMK.174/2) gerektiği- Kocanın, kendisinin olmadığı açık olan çocuk için nafaka yükümlülüğü bulunmamasına rağmen tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmemesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.