«Hakkın kötüye kullanılması» (dürüstlük kuralı)na ilişkin İsviçre Federal Mahkemesi Kararları–
Üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren açılması öngörülen menfi tesbit davasının (İİK. mad. 89/3) borcun bulunmadığı iddiasına, ödemeden sonra açılması öngörülen istirdat davasının (İİK. mad. 89/5) ise haksız/nedensiz ödenmiş bulunan paranın geri alınması amacına yönelik olduğu- Davalı alacaklı tarafından dava dışı borçlunun borcu için, icra dairesi kanalıyla davacı kuruma İİK’nın 89 uncu maddesi çerçevesinde birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerini göndertmiş ve davacı yan bu ihbarnamelerden ilk ikisine dava dışı borçlunun, kendilerinde hak ve alacağı bulunduğu yönünde cevap vermiş; ancak daha sonra cevaplarda bir hata bulunduğu iddiasıyla haciz ihbarnamelerinin iptali için şikayet başvurusunda bulunmuş ve icra mahkemesince bu talebin reddedilmesi üzerine davacı yanca borç toplamı icra dosyasına yatırılmış, ödemeyi izleyen bir ay on dört günlük süre içinde de eldeki dava açılmış olduğundan, davacının talebinin İİK. mad. 89/3'e dayalı "menfi tesbit" değil, İİK. mad. 89/5'e dayanan "istirdat" istemine ilişkin olduğunun kabulül ile ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde açılan bu davanın esasa girilerek incelenmesi gerekeceği-
Davalı tarafa yapılan tebligat belgesinin incelenmesinde; anılan yasa hükümlerine uyulmadığı belirlendiğinden, tebligat işlemi usulsüz olup, 6100 sayılı HMK' nun 27. maddesi uyarınca davanın tarafları kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, karar tarihinde yürürlükte olan HUMK' nın 73. maddesine göre kanunun gösterdiği istisnalar dışında hakim her iki tarafı dinleme veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için yasal şekillere uygun olarak davet etmedikçe hükmünü veremeyeceği, mahkemece yasanın bu açık hükümlerine aykırı olarak, kendisine usulüne uygun tebligat yapılmayarak savunma hakkı kısıtlanmış olan davalı tarafa usulünce dava dilekçesi tebliğ edilip, ortaya koyacağı deliller toplanıp, savunmaları da dikkate alınarak bir değerlendirme yapılması gerekeceği-
Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre borçludan faiz talep edilebilmesi için zenginleşenin iyiniyetli ya da kötüniyetli olduğuna bakılmadan temerrüde düşürülmesi gerekeceği-BK'nun 101. (TBK 117. mad.) maddesine göre gecikme faizinin işlemesi için borçluya ihtarname gönderilmek suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekeceği-
7. HD. 12.10.2021 T. E: 3485, K: 1797-
Davacı-karşı davalının temliken tescil ve terditli sebepsiz zenginleşme nedeniyle açtığı alacak davasına, davalı-karşı davacının meni müdahale ve ecrimisil talebinde bulunduğu; bozma kararı ardından, mahkemenin verdiği yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığı kararının, yargıda açıklık ve netlik prensibinin ihlali niteliğinde olduğu-
Davalının davacı kooperatif üyesi olması halinde, kooperatif tarafından verilen hizmet karşılığı bedele ilişkin itirazın iptali davasının ticaret mahkemesinde, davalının kooperatif üyesi olmaması halinde ise dava sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre çözüleceğinden ve olayda 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu uygulanamayacağından, davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
3. HD. 26.09.2018 T. E: 2016/21486, K: 9131-
Kambiyo vasfını yitiren çeke karşı taraflar arasında temel ilişki bulunmadığından, bu nedene dayalı olarak talepte bulunulamaz ise de, davacının hamil, davalının da keşideci olduğu gerçeği karşısında hamilin keşideciye karşı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunabileceği, bu durumda “sebepsiz zenginleşmediğini” ispatla yükümlü olduğu gözetilmeden karar oluşturmanın bozmayı gerektireceği-
Dava, itirazın iptali talebine ilişkindir. Hamil süresi içerisinde ödememe protestosu çekmezse, cirantaya karşı başvuru hakkını kaybeder. Ödememe protestosu çekilmemiş bono, taraflar arasında temel ilişkinin bulunması durumunda yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilebilir. Her ne kadar davacı dava dilekçesinde temel ilişkiden bahsetmemişse de, delil listesinde bildirdiği tanıkların takip konusu alacağa yönelik olduğunu belirtmesi karşısında, taraflar arasında temel ilişkinin varlığı iddiasının olduğunun kabulü ile davacıya alacağını her türlü delil ile ispat olanağının tanınması gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.