Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı davada istenen tazminat tutarının reddedilen işlemiş faiz miktarı üzerinden davalı lehine icra mahkemelerinde takip edilen davalar için öngörülen maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacının kasko sigorta sözleşmesi kapsamında ödediği bedeli, aracın çalınmasında kusurlu olduğu gerekçesiyle davalı güvenlik hizmetleri şirketinden tahsili istemine ilişkin dava-
Davacı yanın, aleyhine girişilen icra takip dosyasından borçlu olmadığının tespitini talep ve dava ettiği davada, anılan icra dosyasında davalı tarafın talep ettiği tutar gösterilmiş olup, yargılama sırasında harç bu miktar üzerinden davacı tarafa tamamlattırılmış olduğundan, davacılar yararına hükmedilecek vekalet ücretinin bu miktar esas alınarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanması ve davalının harçtan muaf olduğunun (5411 s. K. 140. madde) gözetilmesi gerekeceği-
Sebepsiz zenginleşenin, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altında olduğu- Sebepsiz zenginleşmeye dayalı davalarda iki yıllık zaman aşımı süresinin (TBK. 82), hak sahibinin, mal varlığındaki eksilmeye yol açan işlemi ve sebepsiz zenginleşeni tam olarak öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, ondan önceki noksan bilgiler ve tahminlerin bu sürenin başlangıcına esas olamayacağı- Harici satış sözleşmesine dayalı bedel talebine ilişkin davaya yasal süresi içerisinde cevap vermemiş olan davalının süresinden sonra vereceği cevap dilekçesi ile zamanaşımı def'inde bulunabilmesinin ancak davacının muvafakat etmesi ile mümkün olduğu- 
Davacılar, dava dışı şirket tarafından kendilerine karşı başlatılan ilamsız icra takibine Nöbetçi İcra Müdürlükleri aracılığıyla süresinde itiraz ettiklerini, itiraz dilekçelerinin takibin başlatıldığı İcra Müdürlüğü'ne gönderilmesine rağmen dosyaya konmadığını, bu nedenle takibin durmadığını ve alacaklarına haciz konması için Belediye'ye yazı yazıldığını, ve Belediye tarafından dosyaya borcun bu şekilde tamamen tahsil edildiğini, sonrasında kendileri tarafından icranın iadesi yoluna gidildiğini, bunun üzerine takip alacaklısı tarafından itirazın iptali davası açıldığını, söz konusu davanın kısmen kabul edilerek hüküm altına alındığını, ödemek zorunda kaldıkları icra inkar tazminatı düşüldüğünde bile fazla ödeme bulunduğunu, bu fazla ödemenin tahsili amacıyla takip alacaklısı firma aleyhine başlattıkları takibin söz konusu şirketin iflasına karar verilmesi nedeniyle semeresiz kaldığını belirterek zararlarının tazminini istemişler ve mahkemece, icra dairesi görevlilerinin kusuru nedeniyle davacının belirtilen miktarda zarara uğradığı benimsenmişse de, davacının sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde dava dışı şirketten söz konusu tutarı tahsil imkan ve ihtimali mevcut olduğundan tahsilde tekerrüre neden olmamak üzere hüküm kurulması gerektiği-
Takip konusu alacağın, idari yargı konusunu oluşturduğu, bu alacakla ilgili olarak ilamsız icra takibi yapılamayacağı iddiası hakkında-
Aynı takibe ilişkin olarak alacaklının ikame ettiği itirazın iptali davasında verilen hüküm ile buna dayanak takipte istenilip itirazın iptali davasının müddeabihinin içinde yer alan "işleyecek faiz miktarına" ilişkin menfi tespit istemli  davanın dayanağı olan olay ve olgular aynı olduğundan ve işleyecek faiz oranı, itirazın iptali davasında verilen karar ile kesinleştiğinden, bu miktarın başka bir mahkemede menfi tespit istemiyle yeniden tartışılmasının kesin hüküm nedeniyle mümkün olmadığı- "Menfi tespit davasının "hukuki yarara" ilişkin dava şartı yokluğundan reddedilmesi gerektiği ve direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulmasının yerinde olacağı" şeklindeki görüş ile; "Ödeme emrinde açıkça işleyecek faize itiraz edilmemiş olması nedeniyle itirazın iptali davasını gören mahkemece bu hususa girilerek hüküm tesisinin mümkün olmadığı, işleyecek faizin bu yönde ödeme emrine süresinde yapılmış bir itiraz olmadığından takip hukuku anlamında kesinleştiği ancak bu durumun maddi anlamda kesin hüküm kavramı içerisinde değerlendirilemeyeceği, borçlunun takipte kesinleşen faizle ilgili menfi tespit davası açmasında hukuki yararının bulunduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı alacak istemi-
Kesinleşen ortaklığın giderilmesi davasından sonra, paydaşlardan birinin dava konusu taşınmaz üzerindeki yapının kendisine ait olduğunu ileri sürerek açtığı davanın, mukdesatın tespiti niteliğinde değil, mukdesat bedeli sebebiyle davalıların hisselerine düşen miktarın fazla kısmı bakımından sebepsiz zenginleştikleri iddiasına dayalı eda nitelikli alacak davası niteliğinde olduğu, sebepsiz zenginleşmeye dayananın dava hakkı ve zamanaşımı başlangıç tarihinin ortaklığın giderilmesine onu taşınmazın satışının yapılıp bedelinin taşınmaz maliklerine ödendiği tarihte başladığı-
Dava konusu Şehzade S. M. Vakfının "gayri sahih" vakıflardan olup taviz bedeline tabi olmadığı; ancak davacının taviz bedelini ödememesi gerektiği halde ödediği anlaşıldığından İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nden sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre taviz bedelini geri istemesinin mümkün olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.