“Genel nitelikteki akarsuya yapılan tecavüzün önlenmesine ilişkin ilam”ın “taşınmaza yapılan tecavüzün önlenmesi”ne ilişkin ilam niteliğinde sayılamayacağı ve bu ilama aykırı davranışın İİK. 342’nin değil, İİK. 343’ün kapsamına giren bir suç sayılacağı–
«Ortak yere haksız el atmanın önlenmesi ve el atılan taşınmazın boşaltılması»na ilişkin ilamın infazı için yapılan takipte, ilamın "davalı" kısmında yer alan kişilerin tümünün takip talebinde "borçlu" olarak gösterilmesi gerekeceği–
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
İcra dairesindeki kefaletin, on yıllık zamanaşımına bağlı olduğu (bu konuda Borçlar Kanunu’ndaki kefaletle ilgili hükümlerin uygulanamayacağı)–
Ticaret şirketlerinde ortaklıktan çıkmaya ilişkin ilamların kesinleşmesinin sadece Kooperatifler Kanunu mad. 16/son gereği arandığı, bunun dışında ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay mülkiyet değişikliği sonucu doğuran ilamların kesinleşmeden takibe konulabileceği-
İhtiyati haczin, nitelikçe geçici bir hukuki koruma tedbiri olduğu- Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacının, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmak olduğu- Bu amacın gerçekleşmesi için, elde edilmesi umulan hakların ya da onların konularının ortadan kalkması, yok olması, değiştirilmesi gibi olasılıkların bertaraf edilmesi gerektiği- Elde edilmesi umulan hakka kavuşulmasını kolaylaştırıcı tedbirler hak arama özgürlüğünü, adil yargılama hakkını ve hukuk devleti ilkesini de yakından ilgilendirdiği (İHAS 6, 2709 sayılı T.C Anayasası 36, HMK 33)- İhtiyati haciz istekleri değerlendirilirken geçici hukuki koruma tedbirlerinin açıklanan bu amacının gözden uzak tutulmaması gerektiği-
Alacağın tüketici kredisinden kaynaklanması halinde, borçlunun temerrüde düşüp düşmediği, alacağın muaccel olup olmadığı, ne miktarının tahsil edilebilir olduğu faiz miktar ve oranlarının tespiti, Tüketici Kanunu koşullarında yargılama yapılmasını gerektirmekte olup, İİK.nun 68/b ve 150/ı maddelerinin tüketici kredilerinde uygulanma olanağının bulunmadığı-
Boşanma davası sırasında müşterek çocuklar için hükmolunan nafaka yükümlülüğü konusundaki yabancı mahkeme kararının tenfizi isteğine ilişkin davada,Türk Medeni Kanununun 169. maddesine dayalı olarak ara karar ile hükmedilen nafakaların infazının mümkün olması sebebiyle, mahkeme kararını tenfizine karar verileceği- 
Hakkında yapılan takip kesinleşmeden (kendisine icra emri tebliğ edilmeden) önce icra kefilinin muvafakatı geçerli olmayacağından, bu muvafakat üzerine yapılan maaş haczinin de sonuç doğurmayacağı (icra kefilinin, icra emri tebliğinden ve sürelerden feragat etmiş olsa bile, takip kesinleşmeden kefilin maaşına haciz konulamayacağı)-
İcra kefaletleri ilam niteliğinde olup, icra kefiline icra emri gönderileceği, ancak, usulüne uygun olarak verilen icra kefaletinin ilam hükmünde sayılacağı, icra kefilliği de bir tür kefalet olup, kefaletin Borçlar Kanunu'nda düzenlendiği, bu nedenlerle mahkemece, Borçlar Kanunu'nun kefalete ilişkin 583 ve 584. maddeleri uyarınca kefaletin geçerliliği araştırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.