Duruşma davetiyesinin davacı vekiline usulüne uygun tebliğ edilmemiş olması halinde duruşmaya gelmediğinden bahisle «dosyanın işlemden kaldırılmasına» karar verilemeyeceği—
Menfi tespit davası-
Mahkemece imzaya itirazın kabulüne karar verildiği, alacaklının yetkili hamil olup çeki doğrudan keşideciden almadığı, ağır kusurunun ya da kötü niyetinin de ispatlanamadığı, dolayısıyla tazminat ile sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu-
İİK. mad. 169/a-5 hükmü uyarınca, genel hükümlere göre dava açma hakkı saklı olan alacaklının genel mahkemede dava açarsa, inkar tazminatı ve para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunacağı ve alacaklı bu davayı kazanırsa hakkında verilmiş olan inkar tazminatı ve para cezasının kalkacağı, davacı tarafından dava konusu bonoyla ilgili alacak davası açılmış ve kesinleşmiş olduğundan, davacının söz konusu mahkeme kararı doğrultusunda inkar tazminatının ve para cezasının tahsili hakkı bulunduğu ve inkar tazminatı ve para cezasının davalıya ödenen kısmının tahsili istemine ilişkin açılan davanın dinlenebilir nitelikte olmadığı-
Ticari senetlerin ticari işletme ile olan ilgisi iyiniyetli olan üçüncü kişilerce kolaylıkla anlaşılamayacağından ticari temsilcinin imzaladığı senetlerin iyiniyetli üçüncü kişiler bakımından ticari işletmeyi -'vekaleten' imzalandığı yazılmasa dahi- bağlayacağı-
Direnme kararı verildikten sonra söz konusu karar esas yönünden bozulmadan başka bir karar verilmesinin mümkün olmadığı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.03.2019 tarihli ve 2017/12-766 Esas 2019/289 Karar sayılı kararında direnme kararının esas yönünden doğru veya yanlış olduğu yönünde bir inceleme yapılmadığı hususu göz önüne alındığında, mahkeme tarafından Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma kararında açıklandığı şekilde bir direnme kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile direnme kararı esastan bozulmuş gibi yorumlanarak Dairemizin bozma kararının gereğini yerine getirecek şekilde araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra davanın kabulüne dair karar vermesinin isabetli olmadığı-
Çizilmiş cirolar -TTK. 702 (şimdi; Yeni TTK. mad. 790) uyarınca- yok hükmünde olduğundan, ciro-ları çizilenlerin, bu çek nedeniyle sorumlu tutulamayacakları—
Davacı tarafın hesap mutabakatında imzası bulunan kişinin şirketin bazı işlerini yapmaya vekaleti bulunduğu hususunu iddia ettiği ve bu hususta yeterli inceleme yapılmadığı, bu nedenle davalı şirket kayıtları üzerinde inceleme yapılıp mutabakatta imzası bulunan kişinin yaptığı işlemlere veya sözleşmelere davalı şirket tarafından muvafakat verilip verilmediği kabul edilip edilmediği hususları üzerinde durulması, sonuç olarak bu mutabakatın geçerli olup olmadığının belirlenmesi gerekeceği- Davacının, şirketin muhasebecisi olduğu yıllar zarfında hizmetin karşılığını davalıdan isteyebileceği, dosyadaki bulunan hesap mutabakatı geçersiz olsa bile yapılan hizmet karşılığının istenebileceği, bu durumda yapılan hizmetin karşılığı ve ödemeler ayrı ayrı belirlenip davacının alacaklı olup olmadığının alacaklı ise miktarının tespit edilmesi gerekeceği, dava dışı bırakılan başka mahkemede dava konusu olan çek bedelinin de nazara alınarak karar verilmesi gerekeceği-
Takip konusu bonodaki imzanın –iddia edildiği gibi- başka bir belgeden kesilerek oluşturulmuş olup olmadığının bilirkişi incelemesi yaptırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, hükme esas alınan ve Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporda; imzaların borçluların eli ürünü olduğuna ilişkin kesin kanaat bildirilmediği gibi, raporlar arasındaki çelişkinin de giderilmesi için yeniden ehil bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.