Müflis, ihalenin feshi davası açabilirse de, mahcuzun iflas masasına dahil olan mallardan olması nedeni ile satış ilanının, iflas idaresi yanında müflise de tebliğinin zorunlu olmadığı- Satış ilanının müflis şirket adına iflas idare memurlarına usulüne uygun olarak tebliğ edildiği anlaşıldığından, bu hususun ihalenin feshi nedeni yapılamayacağı- K. takdirine ilişkin tebligat usulsüzlüğü iddiasının ise, ilgilisince ileri sürülmedikçe mahkemece re'sen incelenemeyeceği-
12. HD. 16.12.2013 T. E: 32954, K: 40022-
Mahkemece "satış ilanlarının", kendilerini vekille temsil ettirdikleri halde borçlu asillere gönderildiği ve bunun da tek başına ihalenin feshi nedeni olduğu gerekçesiyle verilen "şikayetin kabulüne ve ihalenin feshine" dair kararın ihale alıcısı tarafından temyiz edilmemesi ile, kendisi için ihalenin feshine ilişkin icra mahkemesi kararı şekli anlamda "kesin hükme" dönüşmüş olduğundan bu kararın özel dairenin bozmasından sonra ihale alıcısı lehine sonuç doğurmayacağı gibi, yerel mahkemenin direnme kararını da ihale alıcısının temyiz etme hakkı ortadan kalkmış olduğundan, ilk kararı temyiz etmeyerek kendisi için şekli anlamda kesin hükme dönüşen direnme kararını ihale alıcısının temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Asıl borçlu ile ipotek veren üçüncü kişi arasında zorunlu takip arkadaşlığı bulunması ve icra takibi sonuna kadar haklarında birlikte takip yapılması gerektiğinden asıl borçlu hakkında verilen iflas erteleme kararının, ipotek veren üçüncü kişi yönünden de sonuç doğuracağı- İcra takibinin sadece ipotek veren aleyhinde devam edilerek ipotek konusu taşınmazın satışının gerçekleştirilemeyeceği- İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takiplerde ipotek veren üçüncü kişi ise asıl borçlu ile üçüncü kişi arasında İİK'nın 149 ve 149/b maddesi hükümleri gereğince şekli bakımdan zorunlu takip arkadaşlığı bulunduğu-
Kendisine satış ilanı tebliğ edilmemiş olan alacaklının ihaleye katılmış olması halinde, «satış ilanının kendisine tebliğ edilmediğini» ileri sürerek ihalenin feshini istemeyeceği—
Açık arttırma ilanında taşınmazların adresinin yanlış yazılması hususunun satış ilanı tebliğinden itibaren süresinde şikayet konusu edilmesi gerektiği- Satış isteminin varlığını kabul için bu konudaki açık talep yanında satış giderlerinin de yatırılması gerektiği- Satış talebinden önce masraf yatırılmasının, o tarihte satış talebinde bulunulduğu anlamına da gelmeyeceği- Alacaklı vekili tarafından haciz tarihine göre bir yıllık satış isteme süresinde satış talebinde bulunulmuşsa da, satış avansının yasal süre geçtikten sonra yatırıldığı, haciz tarihi ile satış avansı yatırılma tarihi arasında satış isteme süresinin geçtiği, ihaleye konu taşınmazlara tekrar haciz konulduğu görülmüşse de; son haciz şerhinden sonra alacaklı vekili, usulüne uygun ve yasal süresinde satış talebinde bulunmadığından, haczin düşmüş olacağı, satış isteminin varlığını kabul için bu konudaki açık talep yanında satış giderlerinin de yatırılması gerektiği-
İcra müdürlüğünce, taşınmazın satışının belediyede ve köyde ilanına karar verilmiş olması halinde, bu ilanların satış tarihinden itibaren en az bir ay önce yapılması gerekeceği; bir aylık sürenin hesaplanmasında “ilk ilan tarihi”nin dikkate alınacağı-
İİK. mad. 134/2'de ihalenin feshini isteyebilecek ilgililerin sınırlı olarak, satış isteyen alacaklı, borçlu ve pey sürmek sureti ile ihaleye iştirak edenler şeklinde belirtildiği, satışı yapılan menkul hakkında, ihaleden önce kendi dosyasından satış isteminde bulunmayan haciz alacaklısının, ihalenin feshi davası açmaya yasal imkanı olmadığı- Alacaklı sıfatına haiz olduğunu belirten şirket, alacaklı olduğu takip dosyalarından ihale konusu menkul ile ilgili satış istemedikçe, ilgili sayılmayacağından satış kararında satış ilanının tebliğine karar verilen ilgililerden de sayılmayacağı-
Taşınmazın büyüklüğünün şartname ve ilanda belirtilen miktardan daha az olduğunun anlaşılması halinde, şartname ve ilanın gerçeğe aykırılığı söz konusu olup, irade fesadına yol açacağının kabul edilmesinin gerekeceği-
Somut olayda; Katma Değer Vergisi’nin tahsil edildiği noktasında tartışmanın bulunmadığı, bu bağlamda verginin iadesinin muhatabı vergi dairesi olduğundan, mahkemece yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının, istinaf başvurusu üzerine de Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.