Asıl borçlu ile ipotek veren üçüncü kişi arasında zorunlu takip arkadaşlığı bulunması ve icra takibi sonuna kadar haklarında birlikte takip yapılması gerektiğinden asıl borçlu hakkında verilen iflas erteleme kararının, ipotek veren üçüncü kişi yönünden de sonuç doğuracağı- İcra takibinin sadece ipotek veren aleyhinde devam edilerek ipotek konusu taşınmazın satışının gerçekleştirilemeyeceği- İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takiplerde ipotek veren üçüncü kişi ise asıl borçlu ile üçüncü kişi arasında İİK'nın 149 ve 149/b maddesi hükümleri gereğince şekli bakımdan zorunlu takip arkadaşlığı bulunduğu-
Kendisine satış ilanı tebliğ edilmemiş olan alacaklının ihaleye katılmış olması halinde, «satış ilanının kendisine tebliğ edilmediğini» ileri sürerek ihalenin feshini istemeyeceği—
Açık arttırma ilanında taşınmazların adresinin yanlış yazılması hususunun satış ilanı tebliğinden itibaren süresinde şikayet konusu edilmesi gerektiği- Satış isteminin varlığını kabul için bu konudaki açık talep yanında satış giderlerinin de yatırılması gerektiği- Satış talebinden önce masraf yatırılmasının, o tarihte satış talebinde bulunulduğu anlamına da gelmeyeceği- Alacaklı vekili tarafından haciz tarihine göre bir yıllık satış isteme süresinde satış talebinde bulunulmuşsa da, satış avansının yasal süre geçtikten sonra yatırıldığı, haciz tarihi ile satış avansı yatırılma tarihi arasında satış isteme süresinin geçtiği, ihaleye konu taşınmazlara tekrar haciz konulduğu görülmüşse de; son haciz şerhinden sonra alacaklı vekili, usulüne uygun ve yasal süresinde satış talebinde bulunmadığından, haczin düşmüş olacağı, satış isteminin varlığını kabul için bu konudaki açık talep yanında satış giderlerinin de yatırılması gerektiği-
İcra müdürlüğünce, taşınmazın satışının belediyede ve köyde ilanına karar verilmiş olması halinde, bu ilanların satış tarihinden itibaren en az bir ay önce yapılması gerekeceği; bir aylık sürenin hesaplanmasında “ilk ilan tarihi”nin dikkate alınacağı-
İİK. mad. 134/2'de ihalenin feshini isteyebilecek ilgililerin sınırlı olarak, satış isteyen alacaklı, borçlu ve pey sürmek sureti ile ihaleye iştirak edenler şeklinde belirtildiği, satışı yapılan menkul hakkında, ihaleden önce kendi dosyasından satış isteminde bulunmayan haciz alacaklısının, ihalenin feshi davası açmaya yasal imkanı olmadığı- Alacaklı sıfatına haiz olduğunu belirten şirket, alacaklı olduğu takip dosyalarından ihale konusu menkul ile ilgili satış istemedikçe, ilgili sayılmayacağından satış kararında satış ilanının tebliğine karar verilen ilgililerden de sayılmayacağı-
Taşınmazın büyüklüğünün şartname ve ilanda belirtilen miktardan daha az olduğunun anlaşılması halinde, şartname ve ilanın gerçeğe aykırılığı söz konusu olup, irade fesadına yol açacağının kabul edilmesinin gerekeceği-
Somut olayda; Katma Değer Vergisi’nin tahsil edildiği noktasında tartışmanın bulunmadığı, bu bağlamda verginin iadesinin muhatabı vergi dairesi olduğundan, mahkemece yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının, istinaf başvurusu üzerine de Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Tebligat Kanunu mad. 35/4 uyarınca, daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınacağı ve bu madde hükümlerinin uygulanacağı, buna göre tebligat yapılabilmesi için, muhatabın ticaret sicilinde kayıtlı adresine çıkartılan tebligatın bilâ tebliğ iade edilmiş olmasının zorunlu olduğu- Borçlu tarafından, iade gelen tebligata ilişkin olarak herhangi bir iddiada bulunulmamış olması ve 35. madde gereğince yapılan tebligata ilişkin olarak da komşu adının bulunmadığına ilişkin iddiasının anılan maddeye göre yapılacak tebligatta önem arzetmemesi nedeniyle, borçlu şirkete yapılan kıymet takdir raporu ve satış ilanı tebliğ işlemlerinin usulüne uygun olduğu-
İİK.nun 134/2.maddesi uyarınca ihalenin feshinin, icra mahkemesinden şikayet yolu ile ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde istenebileceği; ihalenin feshine ilişkin başvurunun şikayet niteliğinde olduğu ve başvuru harcına tabi olduğu-
Tebliğ adresi, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olsa dahi, tebliğe çıkaran mercii tarafından Teb. K.nun 23/8. maddesi gereğince bu hususta bir kaydın evraka yazılmadığı hallerde TK.nun 21/2.maddesine göre tebligat yapılamayacağı, tebliğ evrakında, muhatabın adresten geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığının, adreste bulunmama sebebinin ve tevziat saatlerinden sonra tebligat adresine dönüp dönmeyeceğinin Tebligat Yönetmeliği'nin 35. maddesi gereğince, aynı Yönetmeliğin 30. maddesinde sayılan kişilerden sorularak tespit edilmediği anlaşıldığından, bu hali ile tebliğ işlemi usulsüz olduğu- Borçlunun işyeri adresine çıkarılmış olan satış ilanına ilişkin tebligatın, borçlunun adreste bulunup bulunmadığı araştırılmadan doğrudan "aynı katta oturan babasına" yapılması halinde usulsüz olduğu- Taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu (İİK. mad. 127)-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.