Medeni Yasa'nın 1007. maddesi gereğince tapu kaydının tutulmasından doğan tüm zarardan, kaydı usulüne uygun tutmayan, özel mülkiyete konu olamayacak yere tapu düzenleyen Hazine sorumludur ve bu yüzden davacının uğradığı zararı ödemekle yükümlüdür; ancak, zararın kapsamının takdiri sırasında taşınmazların dava tarihindeki değerlerinin esas alınmış olması doğru olmayıp, davacının zararı taşınmazların elinden çıktığı 28.09.1999 gününde gerçekleştiğinden, zarar kapsamının da o günkü verilere göre belirlenmesinin gerekeceği-
Tapu kayıt düzeltimi-
Ceza mahkemesinin, maddi olayı tesbit eden kararının BK. 53 (şimdi; TBK. mad. 74) uyarınca hukuk hakimi de bağlayacağı, hukuk hakiminin artık, aksız eylemin hukuka aykırılık öğesinin gerçekleşip gerçekleşmediğini tartışamayacağı–
Hazine'nin yasalar uyarınca kendisine verilen bu görevlerini yapmaması sonucu doğan zarar, ihmali nitelikteki idari eylemden doğmuş olup bu tür idari eylemlerden kaynaklanan tazminat davalarının görüleceği yerin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 2/I-b maddesi gereğince idari yargı yerleri olduğu-
Trafik kazasından kaynaklanan rücuen tazminat istemi-
Taraflara tebligat yapılmamış ve ilan edilmemiş olan kıyı kenar çizgisinin belirlenmesine ilişkin idari işlemlerin adli yargı yönünden takdiri delil niteliğinde olacağı–
Davalı sulama kooperatifinin kamu kurumu niteliğinde olmayıp, özel hukuk hükümlerine tabi olduğu ve idari yargı yerinde dava edilemeyeceği, ayrıca davanın da özel hukuk hükümlerine dayanılarak açıldığı, şu durumda, davaya bakma görevinin adli yargıya ait olacağı, mahkemece aksi düşüncelerle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağı, diğer yandan, idari davaların nasıl açılacağı İdari Yargılama Usulü Yasasında gösterilmiş olup; bir idari dava açılırken bu yasada gösterilen yöntemlere uyulmasının zorunlu olacağı, adli yargı yerinde açılan bir davanın idari nitelikte olduğu benimsenerek dosyanın idari mahkemeye gönderilmesine karar verilmiş olmakla da başlangıçta adli yargıda açılan davanın idari yargıda açılmış sayılmayacağı-
Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, çekişmenin taraflar arasındaki idari bir işlemden kaynaklanmadığının, idari işlemin iptaline yönelik de herhangi bir isteğin bulunmadığının, öte yandan, davacıların, hükmen tescil ilamının tapu kayıtlarına yansıtılmasını istediklerinin, dolayısıyla, mülkiyet hakkına dayanarak eldeki davayı açtıklarının anlaşıldığı, bu durumda, uyuşmazlığın çözümünün adli yargının görev alanında kaldığı-
Mahkemece, hizmet kusuruna dayanılarak ...... Belediye Başkanlığı aleyhine açılan bu davada adli yargının yargı yolu bakımından görevsiz bulunması nedeniyle davanın HMK 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davaya bakmanın idari yargının görevi dahilinde olduğunun belirlendiği bu nedenle, dava dilekçesinin yargı yolu nedeniyle görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.