Kaynak hakkının, resmi şekilde düzenlenecek sözleşme ile tapu siciline tescil ile kazanılmasının mümkün olduğu-
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmenin ve ona satış bedelinden pay vermenin mümkün olmadığı- Davaya konu parseller üzerinde muhdesat niteliğinde evler ve ağaçlar olduğu keşfen belirlenmiş olup davalılar vekili taşınmazlar üzerindeki muhdesatların davalılara ait olduğunu beyan ettiği, davacı vekilinin muhdesat iddiasını kabul ettiği; davalılar R.E., R.İ. ve Ş.Ö.'in muhdesat iddiasını 13.03.2012 tarihli duruşmadaki imzalı beyanları ile kabul ettiği ancak diğer davalı A.F.Ö.'in buna ilişkin beyanı alınmadığı- Arzın ve muhtesatların değerlerinin ayrı ayrı tespit edilerek muhdesatın toplam değere oranı konusunda bilirkişiden rapor alındığı, beyanı alınmayan diğer davalının muhdesata ilişkin beyanı sorularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- 
MK’nun 725. maddesinin uygulanabilmesini haklı gösterecek en önemli koşulun, yapı malikinin «iyiniyetli olması» olduğu, buradaki iyiniyetin de MK. 3’de tanımlanan «sübjektif iyiniyet» olduğu–
Makinelerin ipotek kapsamında olup olmadığının tespiti için ipotek akit tablosunda yazılı olup olmaması sonuca etkili olmayıp, niteliği itibariyle de eklenti vasfında olmasının gerekeceği-
Tapulu taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım istekleri-
Davada yıkım isteğinin de mevcut olduğu, TMK'nın 684 ve 718. maddesi uyarınca bir şeye malik olan kimse o şeyin bütünleyici parçalarının da maliki olduğu, dava konusu binanın bulunduğu 460 parsel sayılı taşınmaz paylı mülkiyete tabi olduğundan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.06.1984 günlü ve 1982/358 Esas, 1984/710 sayılı Kararında açıklandığı üzere elatmanın yanı sıra kal isteminin de söz konusu olduğu hallerde tüm müşterek maliklerin davada yer almaları gerektiği-
Tespit davalarının görülebilmesi için, güncel hukuki yararın bulunması (HMK. mad. 106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerektiği- Tespit davaları eda davalarının öncüsü olduğundan, eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığının kabul edileceği- Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hâkim tarafından da re'sen gözetileceği ve hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava dilekçesi ile dosya arasında bulunan değişik tarihli dilekçelerinde, babası S. Sural adına kayıtlı bulunan taşınmaz üzerine avlulu kargir ev yaptığını bu evin kendisine ait olduğunu ileri sürerek istekte bulunmuştur. Diğer deyişle arz üzerinde meydana getirilen muhdesatın kendisine aidiyetine-
İİK.'nun 83/c. maddesinin uygulanabilmesi için; ipotekli taşınmazın eklentisi (teferruatı) niteliğindeki taşınır malların ayrıca "ipotek akik tablosunda sayılmış (yazılı)" olmasına gerek bulunmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.