«Birikmiş faiz miktarı»na, «faiz oranı»na ve «çek tazminatı»na yö-nelik itirazın «borca itiraz» niteliğinde olduğu—
İİK'nun 62. maddesi gereğince, itiraz etmek isteyen borçlu, itirazını ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecbur olduğundan, itirazın yasal sürenin geçirilmesinden sonra ileri sürüldüğü durumda takibin kesinleşmiş bulunacağı -
6100 sayılı HMK'nunda "dahili davalı" adı altında bir müessese öngörülmemiş olup, dava açıldıktan sonra ek dilekçe ile davada taraf olmayan 3. kişilerin davaya dahili mümkün olmadığından davada taraf olmayan şahıs hakkında mahkemece aleyhe hüküm kurulmasının doğru görülmediği-
Borçluların itfa itirazında bulunduğu belgede takip dayanağı belgeye bir atıf olmadığı gibi, belgedeki imza da borçlu tarafından ikrar edilmediğinden, itfa itirazının ispatlandığının kabul edilemeyeceği- Mahkemece, borçlunun borca itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca kabul edilen miktar ve fer'ileri için takibin durdurulması yerine, takibin iptali yönünde hüküm tesisinin de doğru bulunmadığı-
İcra takibine dayanak yapılan belgenin, İİK.nun 68/1.maddesinde yazılı belgelerden olmadığı, ancak, borçlu vekilinin takip dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde borç doğuran hukuki ilişkiye karşı çıkmadığı, yapılan ödemenin faturadan doğan alacağa istinaden olduğu kabul edilmesi halinde, artık itirazın kaldırılması isteminin icra mahkemesince incelenmesi sırasında, alacaklının dayandığı belgenin İİK.nun 68/1. maddesinde belirtilen belgelerden olup olmadığının araştırılmasına gerek ve yer olmayacağı-
“Dava konusu hacizli taşınır mallar üzerindeki haczin yargılama sırasında “kaldırılmış olması” halinde icra mahkemesince “konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı” şeklinde karar verilmesi ve davanın açılmasına sebebiyet veren tarafa “yargılama giderleri” nin bu arada “avukatlık ücreti” nin nispi olarak, ayrıca “ilam harcı” na da maktu olarak hükmedilmesi gerekeceği-
Davalı borçlu, ilk başlatılan icra takip dosyasında sadece borca itiraz ettiği, yetkiye itiraz etmediğinden, bu borçlu yönünden yetki hususu kesinleşmiş olup İcra Dairesinin yetkisinin kabul edildiği- İtirazın iptali davası yönünden özel bir yetki kuralı getirilmediğinden, genel hükümlere göre yetkili mahkemenin belirleneceği- İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmemesi o yerdeki mahkemeyi itirazın iptali yönünden yetkili hale getirmeyeceği, dolayısıyla davalı borçlu açılan itirazın iptali davasında mahkemenin yetkisine itiraz edebileceği-
İİK.nun 67. maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasının takip hukukuna özgü bir tahsil davası olduğu, itirazın iptali davasının, dayandığı takiple bağlantılı olması ve dava sonucuna göre hükmedilmesi ile normal bir tahsil davasından ayrıldığı, bu dava, takiple bağlantılı olduğundan, davanın dayandığı geçerli bir icra takibinin bulunması gerekeceği-
İhtiyati haciz kararının aynı tarihte infazının istenildiği, ihtiyati haciz kararı infaz edildikten sonra İİK. mad. 264/1'de öngörülen yasal süre içerisinde takibe geçilmesi talep edildiğine göre, icra müdürlüğünce İİK. mad. 167 ve 58. uyarınca esas takibe geçilmesi talebi doğrultusunda, borçluya aynı yasanın 168. maddesi uyarınca ödeme emri gönderilmesi gerektiği, borcun ödendiği gerekçesi ile esas takibe geçilmesi talebinin kabul edilmemesinin isabetsiz olduğu, bu hususun ancak, takibin şekli itibariyle borca itiraz olarak icra mahkemesinde ileri sürülebileceği-
İİK'nun 168. maddesine göre; kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte borçluya ödeme emri tebliğ edildikten sonra, borçlunun, 5 günlük süre içinde yetkiye, imzaya ve borca icra mahkemesinde itiraz edebileceği, bu sürenin, hak düşürücü nitelikte olup mahkemece re'sen gözetilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.