Sağlık sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemi- Ödeme emrinin davalı borçlu sigorta şirketine tebliğ edildiği, davalı sigorta şirketinin borca itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğu bundan sonra zaman aşımını kesen işlem yapılmadığı 6762 s. TTK'nun 1268. maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmasından sonra itirazın iptali davası açıldığı gözetilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 33/I maddesindeki yetkinin, kamu düzenine ilişkin olduğu ve icra takiplerini de kapsadığı-
İcra mahkemesine verdiği dilekçede “tahliye” isteminde bulunmuş olan alacaklı-kiralayanın, daha sonra ıslah dilekçesi vererek “itirazın kaldırılması” talebinde bulunamayacağı-
Senedin hangi ilişki kapsamında verildiğinin senet üzerinde yer almadığı ve ilgili bankacılık sözleşmeleri ve belgeler incelendiğinde takibe dayanak olan bononun teminat olarak verildiğine yönelik bir bilginin bulunmadığı ve alacaklı tarafından da teminat senedi iddialarının kabul edilmediği, teminat senedi olduğunun ispat edilmediği ve bono da kefil sıfatı ile atılan her imzanın aval hükmünde olduğu yine aval sıfatı ile atılan imzalar yönünden eş rızasının alınmasının gerekli olmadığı- Kredi sözleşmesinde takibe dayanak bonoya herhangi bir atıf olmadığı görülmekle davanın reddine dair verilen ilk derece mahkemesi kararı yerinde olduğu-
Her ne kadar davacı, 8.11.1997 tarihli sözleşmenin arkasında yer alan ödeme planı altında yanların imzası olmadığına dayanmış ise de, sözleşme aslının kendisi tarafından ibraz edilmesi yanında sözleşmedeki plana uygun olarak bankadaki hesabına yatan paraları düzenli olarak kabul edip, süregelen bu ifaya karşı çıkmaması karşısında bu iddiasının samimi olmayacağı, ortada hesabı gereken ve belgelerle ispatlamış bir alacak bulunmadığı, takibin dayanaksız kaldığı anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup, onanmasının gerekeceği-
Takibe dayanak yapılan ihtiyati haciz kararının yetki itirazı yapılan tarih itibariyle kaldırıldığı iddia ve ispat edilmediğine göre İİK. mad. 261. doğrultusunda alacaklının ihtiyati haciz kararını veren asliye ticaret mahkemesinin yargı çevresindeki icra dairesinde icra takibi başlatmasında yasaya aykırılık bulunmadığı-
İİK'nun 170/b maddesi göndermesi ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takipler hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 67/3. maddesi uyarınca, muris mirasçıları aleyhine tazminata hükmedilmemesi gerekirken, borçluların %40 tazminata mahkum edilmelerinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacının tahliye talebi bulunmadığı halde mahkemece, talep dışına çıkılarak tahliye kararı verilmemesi gerekeceği-
Tanık dinleyerek (ve/veya keşif yaparak) uyuşmazlığı çözmenin -kural olarak- icra mahkemesinin (tetkik merciinin) görevi dışında olduğu-
Davalı vekilinin delil listesinde şirket defter ve kayıtlarına da dayanması karşısında, her iki tarafın ticarî defterleri, faturalar ve ödeme belgeleri üzerinde takip ve denetime elverişli bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.