Mahkemece davacı tarafça iddia edilmemesine rağmen davacının yeniden evlendiği, bu evlilikten bir tane çocuğunun olduğu, eşinin çalışmadığı ve gelirinin olmadığı, davacının onlara bakmakla yükümlü olduğu,gider kalemlerinin arttığı belirtilerek yoksulluk nafakasından indirim yapıldığı, mahkemece; davacı tarafın ileri sürmediği vakıaları kendiliğinden dikkate alarak taleple bağlılık ilkesine aykırı şekilde karar verilmesinin doğru görülmeyip, bu hususun bozmayı gerektirdiği-
İcra mahkemesince “ihtilafın duruşmalı olarak çözümlenmesine, meşruhatlı davetiye çıkarılmasına, dosyanın bilirkişiye tevdiine” karar verildikten sonra bu karar gereği yerine getirilmeden şikayetin sonuçlandırılması halinde borçlunun taraf teşkili sağlanmadan verilmemiş olan bu kararın bozulmasını isteyebileceği–
Murisin, “…ölümüm halinde tüm mamelekimi yani ayni ve nakdi mallarım ve gayrimenkullerin tamamını halen eşime bırakıyorum” şeklinde vasiyette bulunması halinde, buradaki tasarrufun eşini mirasçı nasbetmek olduğu-
Evlilik birliği içerisinde edinilmiş mallardan olan dava konusu şirketin eşler arasındaki tasfiyesi sırasında, şirketin mal rejiminin sona erdiği andaki durumuna ve niteliğine göre beklenen değeri, Tüketici Fiyat Endeksi nazara alınarak tasfiye tarihindeki sürüm değeri göz önünde bulundurularak bir sonuca varılması gerektiği- Aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği-
Davacının dava dilekçesindeki "nafaka istemediği" yönündeki beyanı, sonradan tedbir nafakası istemine engel değil ise bu takdirde tedbir nafakasına istek tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekeceğinden, dava tarihinden geçerli olacak şekilde tedbir nafakasına hükmolunmasının doğru bulunmayacağı-
Mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğine ilişkin dava ile sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak isteğine ilişkin dava dosyasının tarafları aynı olmadığı gibi, dava konusu ve sebeplerinin de aynı olmadığından, derdestlik koşullarının da oluşmamış olduğu-
Uyuşmazlık; kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat istemine ilişkin eldeki asıl ve birleşen davada, mahkemece verilen ilk kararın davalı idare vekili tarafından m2 birim fiyatı yönünden, davacı vekili tarafından ise vekâlet ücretine ilişkin temyiz edildiği hususu dikkate alındığında, ilk bozma kararı öncesi tespit edilen 5.031,27 TL/m2 birim bedelinin davalı idare lehine usuli kazanılmış hak oluşturup oluşturmadığı, buradan varılacak sonuca göre bozma kararı sonrası birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır..
Davacı vekilince bozma kararından önce mahkemeye verilen ve usulünce harçlandırılan 12.11.2002 havale tarihli ıslah dilekçesi ile dava konusunun (müddeabihin) arttırılmış bulunmasına, bu durumda yerel mahkemece kurulan hükmün Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 74. maddesinde açıklanan taleple bağlılık kuralına aykırı bulunmayacağı-
6552 sayılı Kanun'dan yararlanmak için davasından feragat eden davacının Kurum'a yapmış olduğu başvurunun reddi halinde "sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceğinden" feragate rağmen davacının her zaman dava açma hakkı bulunduğu gibi, feragat olsa dahi kurumun re'sen tescil yetkisini bulunduğu-
Alacağın aslı için yapılan takip sırasında «faiz» istenmemiş olması halinde, asıl alacak tahsil edilinceye kadar, faizin ayrı bir takip konusu yapılamayacağı–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.