Mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğine ilişkin dava ile sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak isteğine ilişkin dava dosyasının tarafları aynı olmadığı gibi, dava konusu ve sebeplerinin de aynı olmadığından, derdestlik koşullarının da oluşmamış olduğu-
Uyuşmazlık; kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat istemine ilişkin eldeki asıl ve birleşen davada, mahkemece verilen ilk kararın davalı idare vekili tarafından m2 birim fiyatı yönünden, davacı vekili tarafından ise vekâlet ücretine ilişkin temyiz edildiği hususu dikkate alındığında, ilk bozma kararı öncesi tespit edilen 5.031,27 TL/m2 birim bedelinin davalı idare lehine usuli kazanılmış hak oluşturup oluşturmadığı, buradan varılacak sonuca göre bozma kararı sonrası birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır..
Davacı vekilince bozma kararından önce mahkemeye verilen ve usulünce harçlandırılan 12.11.2002 havale tarihli ıslah dilekçesi ile dava konusunun (müddeabihin) arttırılmış bulunmasına, bu durumda yerel mahkemece kurulan hükmün Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 74. maddesinde açıklanan taleple bağlılık kuralına aykırı bulunmayacağı-
6552 sayılı Kanun'dan yararlanmak için davasından feragat eden davacının Kurum'a yapmış olduğu başvurunun reddi halinde "sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceğinden" feragate rağmen davacının her zaman dava açma hakkı bulunduğu gibi, feragat olsa dahi kurumun re'sen tescil yetkisini bulunduğu-
Alacağın aslı için yapılan takip sırasında «faiz» istenmemiş olması halinde, asıl alacak tahsil edilinceye kadar, faizin ayrı bir takip konusu yapılamayacağı–
Taraflar arasındaki birleştirilen tazminat davaları-
İcra dosyasındaki borca mahsuben yapılan kısmi ödemelerin öncelikle faiz ve masraflardan düşülmesi gerekeceği, bunun için alacaklının talepte bulunmasına gerek bulunmadığı-
Taraflar arasındaki istirdat ve tazminat davası-
İİK 72/2 maddesi gereğince ihtiyati tedbir talebi incelenirken geçici hukuki koruma kararlarının genel olarak düzenlendiği, HMK'nun 390(3) gereği de tedbir talep eden tarafın ihtiyati tedbir sebebi ile türünü açıkça belirtmek ve haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu, İhtiyati tedbir isteyenin imza inkarına dayalı sahtelik iddiasının talep dilekçesi ekinde ödememe protesto evrakından başkaca bir evrak sunulmayıp imzaya itirazın değerlendirilebileceği bir kanaate varmaya yarar hiçbir delil sunulmadığı, dosya mevcudu itibariyle ihtiyati tedbir koşullarının mevcut olduğunun söylenemeyeceği-
Fesih nedeniyle cezai şart istenebilmesi için; feshin, haklı ve hukuka uygun olması zorunlu olduğu- Temerrüt nedeniyle tahliye davası açma koşullarının bulunması durumunda bile, mahkeme kararı ile tahliye ilamı alınmadığı sürece akdin sona erdiğinden söz edilemeyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.