Mirasın gerçek reddine ilişkin açılan davada, davacı TMK. mad. 606 gereğince mirasın gerçek reddini talep etmiş olup dava dilekçesinde murisin aşırı derecede borçlarının olduğundan sözetmesi davacının mirasın hükmen reddini amaçladığı şeklinde yorumlanamayacağı- Mirasın gerçek reddine ilişkin açılan davalarda, görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesi olduğundan, talep yanlış değerlendirilerek mahkemenin görevsizliğine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacı tarafından alacak kalemlerinin miktarlarlarının ayrı ayrı belirtmeksizin toplam miktar üzerinden dava açtığı anlaşıldığından, bu kapsamda davacının 119/1-ğ. bendi uyarınca açık bir şekilde talep sonucu belirtilmediği, mahkemece bu hususta verilen kesin sürenin gereğini yerine getirmediği anlaşılmakla davanın açılmamış sayılması yerinde esasa girerek reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Uyuşmazlık, öncelikle Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davanın esası hakkında verilen kararın nasıl kurulması gerektiğine, kabule göre ise 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine ve uygulanan toplu iş sözleşmesi ilgili hükümlerine göre ücretinin tespiti ile talep konusu fark alacaklarının bulunup bulunmadığına ve hüküm altına alınan alacaklara uygulanması gereken faizin başlangıç tarihi ile türüne ilişkindir...
Trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemi-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Davalı tarafından kanuni süresi içinde ek davaya karşı zamanaşımı def'inde bulunulmasına ve ek dava tarihi itibari ile zamanaşımına uğrayan bir kısım alacak olmasına rağmen, davalının zamanaşımı defi dikkate alınmadan sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
3. HD. 10.04.2017 T. E: 2015/18341, K: 4945-
Mahkemece dosyaya ibraz edilen temlikname uyarınca davaya konu alacağın belirtilen miktara kadar olan kısmının adı geçen davacıya temlik edildiği ve anılan tarafın temlik edilen miktar uyarınca davaya davacı sıfatıyla kanunen taraf olduğu dikkate alınmaksızın karar başlığında davacı olarak sadece temlik eden kişiye yer verilmesinin, temlik alan kişinin davacı olarak kararda yer almamasının doğru olmadığı-
2002 yılında açılmış bir davada alınan bilirkişi raporunda tespit edilen miktara itiraz etmeyen ve zarar miktarının fazlasını aldığını açıkça kabul eden davacı tarafın, 2008 yılında tekrar destekten yoksun kalma tazminatı istemesinin TMK'nun 2.maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu-
Ecrimisil isteği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.